Ayy bence çok tatlış bi bölümle geldimmm💖 Geçiş bölümlerini yazmak bazen eziyet ama onları yazmadan da içim rahat etmiyor dkdksdkks Olaylar yavaştan başlayacak merak etmeyin, lütfen oy ve yorumlarınızı da eksik etmeyinnn💖 İyi okumalar💖
Media: Dandelions - Ruth B (slowed) *bölümde geçen yerde açmayı unutmayın*
🍃
Bu kendime yöneltip cevabından kaçtığım başka bir soruydu.
🍃
Durgun bakışlarla karşımda akıp giden yolu izlemeye devam ettim. Yaklaşık 1 saattir yoldaydık ve saat 11'e geliyordu. Kısık gözlerle yola bakarken Matteo'nun sesi arabayı doldurdu. "Uykun geldi mi?"
Gözlerimi kırpıp ona odaklanırken hayır anlamında başımı salladım fakat sonrasında hemen esnemem beni ele vermişti.
Matteo tepkime keyifle gülerken bakışlarım gamzelerine saplandı. Oradan da uzamış sakallarına... ve tekrar kısık gözlerine... Gülerken ne kadar güzel göründüğünün farkında mıydı?
"Ne yapayım saat geç oldu..." Koltukta sırtımı dikleştirip yüzümü ovuşturdum. Daha yolumuz çok uzundu ve benim düzgün düşünebilmem lazımdı.
"Uykun varsa uyuyabilirsin." Sözlerini anlık görmezden gelirken müzik konsoluna doğru doğruldum ve müziği açma tuşuna bastım. Belki müzik uykumu açmama yardım ederdi.
"Uyumak istemiyorum. Bütün yolu senin sürecek olman yeterince kötü. En azından sana eşlik edebileyim." Hoş bir şarkı arabanın içini doldururken göz ucuyla Maximus'a baktım. Hala uyuyordu.
Matteo yaklaşık hız olarak 120 bandında gidiyordu. Bazen her ne kadar arabanın hızını arttırsa da genel olarak çok gerilmemiştim. Fazla hız beni geriyordu ve zaten otobandan gidiyorduk. Bir noktada hızlı gitmek zorundaydık.
"Yine de kendine işkence etme." Cevabına karşılık sadece gülerek başımı salladım. Bu adamın bu düşünceli hali yok muydu... "Pekala..."
Oysa ilk tanıştığımız gün ne kadar kaba gelmişti gözüme... Ya da ilk eve geldiğimiz gün... Birbirimize alıştığımızı hissedebiliyordum. O zamanlarki tavrının sebebi ise sanırım büyük ihtimalle aşırı gergin olmasıydı. Başıma gelenler nedeniyle hala kendini suçluyor olmalıydı.
Ne olursa olsun görebiliyordum. Onun çok güzel bir kalbi vardı.
Birden çalan şarkıya odaklanırken kaşlarımı çattım.
-şarkıyı açın🤍
Maybe it's the way you say my name
Belki de adımı söyleme şeklindir
Maybe it's the way you play your game
Belki de oyunu oynama şeklindir
But it's so good, I've never known anybody like you
Ama bu çok iyi, senin gibi birini hiç tanımadım
But it's so good, I've never dreamed of nobody like you
Ama bu çok güzel, hiç kimseyi senin gibi hayal etmedimArdından Matteo ile bakışlarım kesişirken ela gözlerinin yoğunluğu beni içine çekse de zorlukla bakışlarını yola çeviren o olmuştu. Ben kirpiklerinin ve gözlerinin güzelliğine dalarken o derin bir nefes verdi. Şu an aklından geçenleri o kadar merak ediyordum ki...
İngilizcesinin çok iyi olduğunu zaten biliyordum. Sözleri anlıyordu. Peki benim içimdeki ses... Neden duygularımın tercümanı olduğunu söylüyordu? Gözlerimi kırpıştırarak zorlukla bakışlarımı ondan yola çevirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Roma'daki Söz
AçãoCemre, yeni mezun olmuş bir psikologtu ve ne kadar zor olsa da geçmişini geride bırakarak Roma'ya yerleşmişti. Burada yeni başlangıçlar için her şeye hazırdı. Ta ki yan komşusu Matteo ile tanışana kadar... Romantik ve aksiyon dolu bir hikayeye hazır...