13

686 29 14
                                    

Media: Matteo Romano

Gözlerimiz kesiştiğinde kendine gelmişçesine birden kaşlarını çattı ve hızlıca konuştu. Yakalanmış olsa da ela gözleri hala ışıldıyordu. "Alışverişe devam etsek iyi olacak."

🍃

(...)

Uzun bir kozmetik alışverişinin ardından mağazaların arasında yürümeye devam ettik. Matteo bütün torbaları sağ eline almıştı ve ben sol tarafından yürüyordum. Karşımızdan gelen insanlardan dolayı kollarımız arada birbirine değiyordu. O hayali elektriklenmeyi düşünmemeye çalıştım.

Mağazaların arasında beliren küçük kafeyi fark etmemle istemsizce duraksadım. Camın içindeki kruvasanlar...

Ne kadar da güzel görünüyorlardı...

"Yemek ister misin?" Matteo'nun sesiyle ona döndüm. Hayır demek istemiyordum. Ama evet demek de istemiyordum. Ama sonuç olarak canım istiyor muydu? Evet.

Gülümseyerek sessiz kalma hakkımı kullandığımda Matteo'dan cevap gecikmedi. "Bunu evet olarak kabul ediyorum. Hadi girelim." Matteo beni, yüzündeki yine o klasik bana takındığı gülümsemesi ile içeriye doğru yönlendirdi. Yüz ifademden gerçekten istediğim bu kadar belli olmuş muydu?

İçeriye girdiğimizde müthiş kokular çoktan burnuma dolmuştu. Alışveriş merkezi tek bir zemin kattan oluştuğu için kafe dışarıya doğru açılıyordu. Matteo'yu takip ederek dışardaki masalardan birine doğru ilerledik. Mekanın dekorasyonunda su yeşili hakimdi ve çok sevimli bir yerdi.

Masanın kenarına geldiğimizde sabırsızca oturdum çünkü cidden yorulmuştum. Matteo elindeki torbaları yanımdaki sandalyeye koydu ve bana bakarak konuştu. "Ben yiyecekleri alıp geleyim. Özellikle istediğin bir şey var mı?"

Kaşlarımı çatarak düşündüm. Şu an her türlüsü benim için zaten lezzetli olacaktı. Sadece bir tanesinden... Kesin bir tane istiyordum. "Çikolatalı varsa... Hatta sütlü varsa da... Çok iyi olur."

Matteo yüzündeki yine o imali gülümsemesiyle başını salladı ve içeriye geçip gözden kayboldu. Ne yapayım şimdi? Gerçekten güzel görünüyorlardı. Ayrıca sabahtan beri beni mağazadan mağazaya sokan kendisiydi.

Arkama yaslanıp etrafı incelemeye devam ettim. Büyük bir golden cinsi köpek koşarak yanıma geldiğinde olduğum yerde zıplasam da sırıtarak sevgiyle başını sevdim. Ne kadar da tatlıydı! "Merhaba. Senin adın ne bakalım?"

Çenesini kotumun üzerine koydu ve tüm bebekliğiyle bana bakmaya başladı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Çenesini kotumun üzerine koydu ve tüm bebekliğiyle bana bakmaya başladı. Kuyruğunu hızlıca sağa sola sallıyordu.

"Bana biraz daha böyle bakmaya devam edersen kruvasanları değil seni yiyeceğim şimdi!" Beni kim bilir nereden görüp de gelmişti bu sevimli bebek! Bebek diyordum ama aslında oldukça büyük bir köpekti. Şu sevimli bakışları ona bebek diyebilmem için yeterliydi. Başını ve yanaklarını şefkatle sevmeye devam ettim. Şu bakışlara bak! Sanki aşık aşık bakıyordu bana. Tasması olduğunu fark ettiğimde kaşlarımı çatarak tasmasının ucundaki yazıyı okudum. Maximus.

Roma'daki SözHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin