17

544 23 0
                                    

Merhaba! Bölümlere kaldığımız yerden devam ediyoruzz! Tam aksiyonlu bölümlere direkt geçebilsek keşke ama oraya gelene kadar da bir şeyler olması gerekiyor🥹 İyi okumalarr lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınn💖


🍃


Ela gözleri tüm sıcaklığıyla bana odaklanmıştı ve elini koyduğu belim sanki yanıyordu. Kirpikleri... Ne kadar güzeldi. Derin bir iç çekerek başını sağa sola salladı. Bakışları çok yoğundu ve yüzünde gizli, muzip bir ifade vardı. "Çok inatçısın."

Gülümseyerek fısıldadım. "Biliyorum."

(...)

"Ve üzerine parmesan sosu ekliyoruz!" Duyduğum ani ve yüksek sesle gözlerimi kırpıştırarak uyandım. Bakışlarım anında karşımdaki televizyona odaklanırken mavi gözlü sarışın şefin makarnayı süsleyişini izledim. Harika.

Yine televizyon karşısında uyuya kalmıştım. Uzun L koltuğun köşe tarafında bacaklarımı kendime çekmiştim ve üzerimde -Matteo'yla artık birbirimizin üzerine örttüğümüz demeliyim- battaniye vardı. Uyuya kaldığımda yine o örtmüş olmalıydı. İçimdeki onu görme isteğiyle bakışlarımı yan tarafa çevirdim. Matteo koltuğun devamında oturmuş, masanın üzerine eğilmiş bir şekilde dosyaları inceliyordu ve elinde de bir kalem vardı. Kaşları çatılı bir şekilde dosyalardan birinin üzerine bir şeyler yazdı.

"O la la! Afiyet olsun!" Şefin coşkulu sesi tekrar kulağımda yankılanırken Matteo kaşları çatılı bir şekilde televizyona baktı. Kendimi gülmemek için zor tuttum. Sesini yükseltiyor diye şefe bile sinirlenmişti şu an.

Bakışları beni bulduğunda ikimiz de duraksadık.
Yakalanmanın verdiği heyecanla gülümsemeye çalıştım. "Günaydın."

Matteo'nun yüzünde yine o ışıltılı gülümsemesi belirirken keyifle mırıldandı. "Aslında hala akşam Cemre."

Şaşkınlıkla duvardaki saate baktım. O haklıydı. Saat akşam 11'di. Uyku mahrumluğu her zamanki gibi üzerime çökmüştü.

"Doğru..." Elimi alnımı ovup derin bir iç çektim. Bugünün sabahı her ne kadar aksiyonlu geçse de akşamı aslında oldukça sakin geçmişti. Andrea akşam yemeği için bize makarna hazırlamıştı ve... Yemek yedikten sonra uykumun gelmemesi imkansız gibi bir şeydi. Ayrıca makarna da çok lezzetli olmuştu. Hakkını vermeliydim.

"İstersen odaya geçip uyuyabilirsin. Saat de geç oldu." Matteo ilgiyle bana bakmayı sürdürürken avucumun içindeki battaniyeyi daha da sıkı tuttum.

"Sen nerede uyuyacaksın?" Sorumla birlikte anlık da olsa duraksadı. Fakat cevabı gecikmemişti. "Sen beni boşver."

"Matteo?.." Sorgulayıcı tınım ve sona doğru kısılan ses tonumla birlikte Matteo'nun gözleri kocaman açıldı. Direkt olarak ismini ona telafuz etmem aslında bana da garip gelmişti. Ela gözleri parlamaya başlarken bu tamamen benim algım da olabilirdi. Gerginlikle alt dudağımı ıslatıp devam ettim. "Odanı ele geçirmiş gibi hissediyorum."

Matteo bir süre ışıltılı gözlerle bana bakmaya devam etse bakışları dudaklarıma kaydı ve tekrar hızlıca gözlerime tırmandı. Yine saniyeler içinde gerçekleşen ama bana upuzun gibi gelen bir andı. "Kaygılanman gereken... Hiçbir şey yok Cemre. Lütfen kendi rahatına odaklanır mısın?"

Koltukta biraz daha doğrulup ellerime baktım. Parmak boğumlarım yine soğuktan beyazlamıştı. Of. Pekala... Bunu yaptığıma inanamıyordum. "Bak... Yatağın oldukça büyük. Daha ne kadar burada yatmaya devam edeceksin? Belin tutulur."

Roma'daki SözHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin