(Bölüm şarkısı:Zella Day-Hypnotic)
Gördüğüm manzara karşısında gözlerim büyümüştü.Okul kocamandı.Biran içinde kaybolacağım hissine kapıldım.Hem Lara burada nasıl yaşıyordu?
Kampüs birbirine tüp geçitle bağlı üç ana yapıdan oluşmuştu.Bahçe kısmı okulun kapladığı alanla orantılıydı. Basketbol ve voleybol sahalarını görebiliyordum.Bahçenin diğer yarısı ise yer yer çiçek ve çoğunlukla da ağaçtı.Ağaçlara gerilen hamaklar,salıncaklar ve yaklaşık üç çift bank kesinlikle buradaki en gözde yerim olucaktı.Arabadan indiğimde yüzüme çarpan sıcak havayla irkildim.Kazak giymenin aptallık olacağını düşünüp beyaz kazağı hızla üstümden çıkardım ve çantama tıktım.Çantamı sırtıma takıp çevreye boş gözlerle bakındığım sırada gözüme okul girişinde az kalsın bize çarpacak olan siyah camlı araba takıldı.Gözlerimi kısıp incelemeye başladığımda arabadan üç erkek bir kızın indiğini gördüm.Gülüşlerini burdan duyabiliyordum.Hepsi çok neşeli gibiydi.Kızıl saçlı kızın forması benimkiyle aynıyken ona eşlik eden diğer üç çocuğun formasının lacivert tonlarında olduğunu ve takım elbiseyi andırdığını farkettim.Bu onların çok düzenli bir görünüş sergilemelerine neden olmuştu.Hızla okul basamaklarına yönelmişlerdi ki içlerinden biri dönüp bana baktı.Bakışlarımı hissetmiş olmalıydı.İstemsiz olarak ellerimi rüzgardan karışmış saçlarıma götürüp bir tutam saçı alnımdan çektim ve başımı yere eğdim.Çocuğun bakışları benden sonra babamı bulunca duraksadı.Acaba tanışıyorlar mıydı?Yoksa beni tanımış olabilir miydi!
Tekrar göz ucuyla baktığımda okulun merdivenlerinden aynı neşeyle çıktıklarını gördüm.Bu utancım Lara'nın uzaktan bana;
"Tüm gün arabanın yanında mı dikiliceksin?"diye seslenmesiyle son buldu.Babam,Lara'nın aksine okul yolunu yarılamıştı bile.Lara ise biraz ötede elleri belinde bana bakıyordu.
Hızlı adımlarla ona doğru yürümeye başladım. Yürüyüşümdeki kusursuzluk içimde bir şüpheye neden oldu.Ya biri benden şüphelenirse,beni araştırır ve kim olduğumu bulursa?Bu düşünce karşısında yüzümü buruşturup yürüyüşüme salaşlık kattım.Hem burda birinin beni tanıması imkansızdı.
Jenna beni Türkiye'ye göndermeye karar vermeden üç ay önce buradaki yaşamımla ilgili detayları düşünmüştü.Yer aldığım afiş ve reklamların İstanbul'la olan anlaşmalarını iptal edip burada tanınmamı önlemişti.
Lara'nın yanına vardığımda,"Korkuyor musun yoksa?Adımların yavaş ve düzensiz de."dedi suratında beliren kusursuz gülümseme ve bir o kadar da şefkat duygusuyla.
"Belki çok az heyecanlanmış olabilirim.Ama iyiyim şimdi."dedim tüm samimiyetimle bana inanmasını umarak.
"Burası benim sınıfımın olduğu bina."dedi önünde durduğumuz koca binayı göstererek."Ve işte şuradaki de senin sınıfının olacağı bina."dedi en sondaki gri renkli binayı göstererek.
"Şimdi benim gitmem gerek,birazdan zil çalacak ve ilk dersimiz Fransız Edebiyatı.Emin ol, o kadının dersine geç kalmak istemezsin."dedi korkmuş taklidi yaparak.Kısık bir kahkaha atıp ona sarıldım ve okulunun merdivenlerinden çıkarken arkasından baktım.
O giderken merdivende sohbet eden birkaç erkeğin hararetli sohbetlerini bölüp ona baktıklarını farkedince gülümsedim.Kardeşim dikkate alınacak kadar güzeldi.
Ders zilinin çalmasıyla beraber en sondaki gri binaya doğru olan adımlarımı hızlandırdım.Ayağımda topuklu olmadığı için yürürken rahatsız hissediyordum.Gri bina yakınlaştıkça kusursuz görüntüsüne kavuştu.Üzerinde eski mezunlardan kalma çizimlerin ve yazıların olduğu okulun giriş kısmına baktım.Ve sonra gelip burayı incelemeyi aklımda bir kenara not ederek dönen kapıdan içeri girdim.Lobiyi andıran girişten sonra "Müdür"tabelasını takip edip geniş bir hole ve ardından da odaya girdim.Kapıdayken babamın çoktan müdürle koyu bir muhabbete daldığını farkettim. Kapıyı tıklatıp izin isteyerek içeri girdim ve kapıyı arkamdan kapattım.
"Gel Anka.Bende Murat Bey'e en son katıldığım golf turnuvasından bahsediyordum."
/Golf mü?/
Hayatımda hep bisiklete binmek istemişimdir.Eğer bir spor olarak sayılıyorsa yapmak istediğim tek spor denilebilir.İngilterede okulumun bahçesinde Sophia'yla dışarıyı izlerken hep bisiklete binen çocukları görürdüm.Her ne kadar binmek istesemde öğretmenlerim izin vermemiş,eğer ısrar edersem cezalandırılacağımı belirtmişlerdi.Bu yaşa kadar öğrenemedin mi demeyin.İngiltereye getirildiğim yıl babam bana bisiklet alacağına söz vermişti fakat küçük kızına bisiklete binmek,ip atlamak yerine diksiyon dersleri verilmişti o dönemde.Kayıt işlerini bilgisayardan onaylayan Müdür Murat Bey keyifle babamın sıkıcı hikayelerini dinliyordu.Babam o kadar hızlı konuşuyordu ki nefes almayı unutmamasını diledim.Tam o sırada kapı iki kez tıklatıldı ve içeri bir çocuk girdi.
Bu bahçede gördüğüm ve onları taciz eden bakışlarımı fark edip bana kısa bir süreliğine bakan çocuğun ta kendisiydi.Bir an beni hatırlamamış olmasını diledim.Ona baktığımda onunda bana baktığını gördüm.Telaşa kapılıp tırnaklarımla oynamaya başladım.Hem belki babamı tanıyorsa iki çift laf ederlerdi.
"Oo Kaya Bey,teşrifinizi neye borçluyuz efendim?"dedi müdür alaycı bir ses tonuyla.
İsmi Kaya'ymış.
Boş ve duygudan uzak gözlerle müdüre baktı.Bakışları babamda bir süre oyalansada en sonunda konuşabildi.
"Derse geç kaldığım için Bayan Martin derse almadı.Sizden dilekçe alıp girebileceğimi ve eğer yine dersinden çıkıp gidersem beni disipline vereceğini söyledi.Şimdi,bahsettiği her neyse yazarmısın Murat ağabey?"dedi kaşlarını kaldırarak.Müdür öksürerek Kaya'ya tepki verdiğinde Kaya duraksadı.
Çocuğun bu tavrını ayıpladığını mimiklerinden anladığım babam kaşlarını çatarak izliyordu.Çocuğu tanıdığı hissine kapılmadan edemedim.Bakışları kesinlikle boş değildi.
Çocuk kırdığı potun farkına varmış olacak öksürüp,
"Murat Hocam?"dedi ve gerçek olmadığına yüzde yüz emin olduğum şekilde gülümsedi.
Yüzünü incelediğimde yüz hatlarının kusursuz olduğunu farkettim.Gülümsediğinde çenesindeki ve elmacık kemiği üzerindeki tüm kıvrımları görebilmiştim.Üstüne tam oturan forması,salaş deri montu ve dağınık dalgalı saçlarıyla bir liseli için oldukça etkileyici görünüyordu.Aslına bakılırsa bir lise öğrencisi olmak için fazla yaşlı gözüküyordu.
"Tamam bir dakika dışarıda bekle.Anka'ya okulumuzu anlattıktan ve sınıfının yerini söyledikten sonra sana da dilekçe yazarım."deyip bilgisayarına geri döndü. O sırada babamla Kaya kısa bir süreliğine göz göze geldiler.Aralarındaki gerginlik o kadar kuvvetliydi ki içim ürpermişti.
Çocuk en sonunda pes edip kapıya yöneldi.Arkasına bir daha bakmadan kapıyı yavaşca kapatıp çıktı.
İçimden bir ses bu tanımadığım ama dikkatimi oldukça çeken çocukta değişik bir şeyler olduğunu söylüyordu.Bunu soğuk ve kibirli tavırlarından,ilginç davranışlarından ve düzensiz ama hızlı yürüyüşünden anlayabilirdiniz.Beni herkesten iyi tanıyor, hakkımda hiçbir şey bilmiyor gibiydi.
Ben daha ne olduğunu anlamadan Murat Bey elime bir ders programı sıkıştırmış ve K sınıfına gitmemi söylemişti.Babama gülümseyip müdüre teşekkür ederek odadan çıktım.
Kapıda az önceki çocuktan eser yoktu.Bunu düşünmeyi bırakıp okulda kaybolmadan sınıfımı bulmak için katlarda gezinmeye başladım.Şansım varsa bugün buradan sağ kurtulur akşam eve döndüğümde hayran mesajlarını cevaplardım.Dünya'nın yarısının beni İngiltere'de çekimlerde sandığı sıralarda ben bir okulun içinde K sınıfını arıyordum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MODEL-1
Mystery / ThrillerGizem/Gerilim #1 Bazen bir bütünü görebilmek için parçaları birleştirmek gerekir. Ve şimdi ben; elime aldığım her parça beni derinden kessede, bütüne yaklaştıkça gerçekler beni yaralasada yılmadan özenle koruduğum parçaları birleştireceğim. Bütünümü...