34.BÖLÜM: BURAYA HİÇ GELMEMELİYDİK

5.9K 274 110
                                    

Merak, gizli kalmış cesareti ortaya çıkartıverir.Ama birlikteyken iyi fakat hiç güvenilmeyen bir arkadaşa benzer merak.Seni hem kışkırtır hem de en gerekli olduğu anda savuşup gider.Uzun yola gelmez, çabucak söner.İşte o zaman cesaretinle baş başa kalırsın. -Haruki Murakami

(Bölüm Şarkısı/1:Massive Attack-Paradise Circus)

Kaldırım taşlarına ayaklarımı sürtüyordum.Çıkaran sesim etrafımdakileri rahatsız ettiğini bilsemde aldırmadım.Onları rahatsız eden ses beni rahatlatan tek şeydi.

Bir banka oturdum ve sol tarafımdaki hareketliliği izledim.Yaşıtım gibi görünen bir çocuğun kapıdan çıkmasıyla yaşlı kadın ayaklandı.Ağlamaya başladığı için elleriyle yüzünü kapadı.Çocuk çekingen adımlarla yaşlı kadına yaklaştı ve ona sarıldı.Kadın ağlamaktan kızarmış yüzünü açıp çocuğa sıkıca sarıldı.Bakışlarımı hisseden kadın kısa bir süreliğine bana baktığında şapkamı eğip önüme döndüm.
Kapı tekrar açıldığında yarım saat daha geçmişti.
"Anka Denkel?"
"Benim."dedim yerimden doğrulurken.
"İçeri gelin lütfen."
Adamı koridorun sonuna kadar takip ettim.Ardından beklememi söyleyip yanımdan ayrıldı.Harika!Tekrar bekleyecektim!

"Anka?"Sesle irkildim ve arkamı döndüm.
"Pars?"
"Ne işin var burda?"
"Ben...şey..."
"Ah, doğru.Biraz saçma bir soru oldu.Bende evrak işlerini toparlamaya geldim.Bir yarım saate biter her şey."Gülümsememe engel olamadım.
"Teşekkür ederim.Her şey için."dedim.Pars'a sarıldığımda bir süre dosyaları tutan elleri havada asılı kalsada ardından oda karşılık verdi.
"Doğru şeyi yapıyorum."diye mırıldandı.
"Sana yardım edeceğim.Çok teşekkür ederim.İyiki hayatıma girdin."dediğimde cevap vermedi.

Onu evraklarla yanlız bırakıp tekrar bahçeye çıktım.Ah! Yarım saat daha vardı.Ayağımın ucuyla kaldırıma sürtmeye devam ettim.Karşı banktaki küçük kız çocuğuda büyük bir hevesle ayaklarını kaldırıma sürttüğünde sırıttım.Bir süre ifadesiz bir şekilde bana baktı.Ardından gülümsedi ve ürkekçe el salladı.Bende el salladım ve ardından bir banka oturdum.Kız babasıyla birlikte buradan uzaklaşırken saçlarımı düzeltmeye çalışıyordum.Kısa ve belirli bir şekilde olan saçlarım bugün ısrar edercesine havaya savaş açmışlardı.
Omzuma bir el dokunduğunda yerimde sıçradım.Güneşten dolayı gözlerimi kıssamda Kaya'yı seçebilmiştim.Yerimde kalktım ve ona sarıldım.İlk defa bana sarıldığını hatırlıyorum.O kadar sıkı sarılmıştıki.Bıraksa kendimi yok olacak gibi hissetmiştim.Demir kapıya yaslanmış bizi izleyen Pars'ı farkettiğimde başıyla selam verdi ve tebessüm etmeye çalışıp içeri girdi.

Kaya geri çekildiğinde yüzünü ellerimin arasına aldım.Çizikler içindeki yanağını okşadığımda irkildi ve yüzünü sağa çevirdi.Ani bir hareketle elimi çektim.

"Arabam otoparkta.Kahvaltı yaptın mı?Aç mısın?Bir yerde kahvaltı yapabiliriz, bende bir şey yemedim..."
"Eve gidelim."dedi çatlamış dudaklarının arasından.Onu böyle görmek beni kötü hissettirmişti.Başımı salladım ve birlikte otoparka doğru yola koyulduk.Yolu yarılamışken kenardan gelen teker sesleriyle Kaya adımlarını hızlandırdı.Bir elini omzuma koydu.Ben ona bakarken o sesleri dinliyor gibiydi.Siyah jip yanımızda yavaşladığında Kaya öne atılıp beni arkasına çekti.Jipin kapısı açıldı.Dışarıya doğru atılan adamı görmem saniyelerimi almıştı.

"Baba."diye fısıldadı Kaya jipten inen Erim'e sarılırken.Erim bir süre sessizce ona sarıldı.Gözlerini açtığındaysa göz göze geldik.Teşekkür eder gibi bir hali vardı.
"Eve gidelim mi?"diye sordu.Kaya'yı baştan başa süzerken.Kaşındaki dikişin üzerinde elini gezdirirken irkilip kaçmamıştı bile.Kaya arabaya binerek cevabını vermiş gibiydi.Erim'de arkasından jipe bindi ve elini bana uzattı.

MODEL-1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin