(Bölüm şarkısı:Jay-Z Nigg*s in Paris)
Kulağımı duvara yasladığımda tezahüratları daha net ve sesleri daha yüksek duyabiliyordum.
Önümdeki moloz yığınına göz attım ve sağındaki boşluktan yararlanıp binaya girdim.Eski bir inşaata benziyordu.Odalar binlerce hatırayı eskitmiş artık yanlızlığın tadını çıkarıyorlardı.Koridorlar bomboştu ve aynı zamanda karanlıktı.Bu görüntü beni hep ürkütmüştür.İngiltere'deki okulumda bazen Sophia'yla geceleri buluşup hayalet avlardık ya da öyle olduğunu düşünürdük.Her gidişimizdeı Sophia ortadan kaybolur sonra ben onu ararken karanlık odalardan birinden çığlık atarak koşar ve ödümü koparırdı.
Duvarı elimle yokladım.Birkaç kez tıklattığımda gelen ince ve kırılgan ses duvarın arkasının boş olduğuna işaretti.Sesler gittikçe artarken bir anda solumdaki uzun koridordan bana doğru yalpalayarak koşan,yüzü kan içindeki Uğur'u gördüm.Yüzündeki dahaca kurumamış kanı gördüğümde midemin bulandığını hissettim.Uğur tek bacağını sürüyerek hızlı adımlarla yanıma geldi.Bitkin bir sesle,
"Anka,burada durman çok yanlış hem herkes okuldan gitti sen niye hala buradasın?"dedi ve daha cümlesini bitiremeden uzun süren bir nefes alıp yanıma yığıldı.Korkudan kocaman açılmış gözlerimle onun yerde yatan hareketsiz bedenini izlerken koridordan gelen ayak sesleriyle kendime geldim.Bir şeyler yapmam gerekiyordu.Hızlıca eğilip Uğur'un nabzını kontrol ettikten sonra sadece bayıldığını anladım.Onu bu hale kim getirmişti?Uğur'u burda bırakmak belkide büyük yanlıştı ama yanında kalıp yapabilceğim bir şey yoktu.Bende onun yerine kafamdaki sorulara cevap bulmak için Uğur'un bana doğru koştuğu karanlık koridora doğru ürkek adımlarla ilerledim.Fazlaca yürüdükten sonra çıkmazı olmayan bir yer olduğu farkettim.Arkamdan gelen erkek sesiyle yerimden sıçradım ve duvara yaslandım.
"Merhaba, senin burada ne işin var küçük kız?"dedi kafasının yerinde olmadığı çok belli bir çocuk.
Bu çocuğu görmüştüm.Sınıfımı ararken ondan yardım almıştım.Adının Serkan olduğunu söylemişti."Ne diyorsun sen?"dedim.Korkmadığımı belli etmem gerekiyordu.Yoksa az sonra bana olacaklar yakındı ve hiç iyi bir şey gibi durmuyordu.
"Se...seni sabah gördüm.Karanlıkta daha güzelsin.Kıyafetlerin olmasaydı daha da güzel olurdun."dedi suratında beliren gülümsemeyle.
Bu cümleyle kızaran yüzüm yanıyordu.Korkudan buz kesmişken kendimikoruma iç güdüsüyle kaçacak bir yere bakındım.
"Bebeğim bu saatte burada kalarak hatayı yapan sensin.Okuldan sonra kalmamalısın buralarda.Kadınlar giremez buraya.Hem eğleneceğiz merak etmesene."dedikten sonra hızla bana yaklaşıp ağzımı kapadı.
Kaslı olduğu belli olan karnına vururken kendimi çok güçsüz hissettim.Yavaşça üstümde parmaklarını gezdirirken bir açığında elini ısırdım ve geri çekilmesine neden olduktan sonra tüm gücümle çığlık attım.Sinirlendiği belliydi çünkü karanlıkta bile suratındaki ifadeleri seçebiliyordum.Bana doğru hamle yaparken geri çekildim.
"Nolur yaklaşma bana.İyi değilsin git burdan.Ki...kimseye söylemem ama git!"en son kelimeler her ne kadar amacım bağırmak olmasa da çığlık gibi çıkmıştı.Sessiz çığlık.
Gülüp kafasını hayır anlamında salladıktan sonra kollarımı tutmuştu.Onu tüm gücümle itmeye kalksam bile ona karşı güçsüz kalıyordum.Göz yaşlarıma engel olamıyordum artık.Akan her yaş yanaklarımı yakıyordu.Tam o sırada iki kişinin arkamızda belirdiğini farkettim.Bunu fırsat bilip bağırdım.
"Yardım edin!"Sesim ağlamaklı çıkmıştı.Bunu dememle yüzünü seçemediğim iki kişinin üstüme çullanan çocuğun suratına yumruk atmaları bir oldu.Biri çocuğu ölesiye döverken diğeri bileklerimden tutup beni sarstı.
"Kendine gel.Sakin ol.Daha fazla zarar görmek istemiyosan burdan git!'dedi sert bir sesle.
Kapılardan sızan ışık çocukların yüzünü aydınlatmıştı.Az önce bana gitmemi söyleyen kişinin bir ders önce Lara'nın bahsettiği Emre,yerde beni taciz eden çocuğu nefes almaksızın yumruklayan kişininde Bora olduğunu gördüm.
Titreyerek kafamı olur anlamında salladığımda bileklerimi bırakıp koşarak Bora'nın yanına gitti ve onu çekerek "Bora kendine gel!Bırak öldüreceksin,siktirip gitsin bırak!"diye bağırdı.
Bu manzarayı görmemek için diğer köşeye koşup gözden kayboluncaya kadar ilerledim.En sonunda bacaklarım dayanamadı ve olduğum yere oturdum.Birkaç dakika sessizce ağlayıp karanlıkta oturduktan sonra tezahürat seslerinin artık çok yakınımda olduğunu hissedebiliyordum.Artık içimdeki korkunun yerini merak doldurmuştu.Ayağa kalkıp tekrar kulağımı duvara yasladığımda duvarın dahada inceldiği anlaşılıyordu.Neredeyse arada hiçbir şey yok gibiydi.Elimle duvarı yoklayarak bir kaç adım attığımda bir yükseltiyi farkettim.Duvardaki kusursuzluğu bozan yanlış bir parça gibiydi.Hemen çantamdan telefonumu çıkarıp el feneri uygulamasını açtım.Yükseltiye bakarken duvar kağıdının buruşuk kenarlarını inceledikten sonra hafifçe yukarı kaldırdığımda siyah bir kapı kolu gördüm.
Başta tereddüt etsemde kapı kolunu yavaşça çevirip içeri girmemle yüzüme çarpan sigara kokusunun yoğunluğunu hissetmem bir oldu.
Öksürerek elimle dumanları dağıttığımda görüş açımdaki buğ kalktı ve kanımı donduran görüntüyü şaşkınlıkla izledim.İçerisi kocaman bir arenaydı.Ne için yapıldığını anlayamamıştım çünkü fazlasıyla kalabalıktı.İnsanları yavaşca geçip temkinli adımlarla ilerlediğimde arenanada sadece erkek olduğunu anladım.Kızlardan eser yoktu.Çıkmakla çıkmamak arasında kalmış, bir kapıya bir insanlara bakıyordum.Herkes bir ağızdan tezahüratına devam ettiğinde duyduğun isimle donakaldım.
"Kaya!Kaya!Kaya!Kaya!"
"Ercan!Ercan!Ercan!Ercan!"
Kaya mı?Kayanın burda ne işi olurdu?Bu iki isimle dahada telaşlanıp hızlı adımlarla ilerledim.Artık birisinin önümden çekilmesi için "Afedersiniz"demiyor,adeta kalabalığı yararak ilerliyordum.
En ortaya yaklaştığımda yapının merkezinde bir ringin olduğunu gördüm.Ringdeki iki kişiden birinin Kaya olduğunu farketmem gecikmedi.Üstüne oturup yumrukladığı çocukta Ercan olmalıydı.Çocuğun yüzü kan ter içinde kalmıştı.Kayanın çıplak üstü ansızın durup terli vücudunu izlememe neden oldu.Daha sonra tekrar panik bütün vücudumu sardı.En öne geçmek için kalabalığı itelediğimde en sonunda öndeydim.
Yan tarafımda duran Aslı'yı gördüğümde bana baktığını farkettim.Ardından hemen kafasını çevirip maçı izlemeye devam etti.Belkide şu an burda benden başka tek kız oydu.Salonda okulda gördüğüm birkaç kişi dikkatimi çekti.Ama arenanın çoğu daha önce hiç görmediğim hemde yaşça büyük kişilerdi.Etraf yoğun bir şekilde sigara ve alkol kokuyordu.Etrafımda küfür eden,kavga eden,alkışlayan kişileri hayretle izlerken gözlerim tekrar ringe kaydı.
Kaya,Ercan'ın üstünden kalkarken bir anda gözlerimiz buluşmuştu.Daha sonra bana bakmayı kesip son bir tekme artıktan sonra bitiş çanı duyuldu ve hakem gelip Kaya'nın dövme kaplı kolunu havaya kaldırdı.
Bir grup kişi ringde kan içinde yatan Ercan'ı sedyeyle dışarı taşırken bir grupta salonu terkediyordu.Gözlerim tekrar Kaya'yı bulduğunda onunda bana bakmakta olduğunı gördüm.Ercan'a kıyasla sadece gözünde hafif bir morarıklık vardı o kadar.Ona baktığımı farkedince dudağını kıvırarak gülümsedi ve Aslı'ya döndü.Onların yanına yürüyen Bora ve Emre'yi izledim.Önce Kaya'yı tebrik ettikten sonra Bora'nın hararetle anlattığı konu içinde adımın geçtiğini duyunca az önceki olay olduğunu farkedip hızlıca kalabalığa karıştım.Bora'nın bunu arkadaşlarına anlatmasına sinirlenmiştim.Kalabalığı takip ederken daha önce hiç görmediğim pis ve nemli bir koridordan geçtikten sonra binanın dışına çıktığımda derin bir nefes aldım.
Herkes koşarak bir yana dağılıp gözden kaybolurken bende okul kapısına gitmek için okulun etrafında bir tur attım.Kapıya yaklaştığımda gözümden akan yaşlara engel olamadım ve oturup ağlamaya başladım.Birkaç dakika sonra duyduğum ayak seslerine kafamı kaldırıp baktım.Yüzüne bakmakta olduğum kişi tüm vücuduma rahatlamanın yayılmasına neden oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MODEL-1
Mystery / ThrillerGizem/Gerilim #1 Bazen bir bütünü görebilmek için parçaları birleştirmek gerekir. Ve şimdi ben; elime aldığım her parça beni derinden kessede, bütüne yaklaştıkça gerçekler beni yaralasada yılmadan özenle koruduğum parçaları birleştireceğim. Bütünümü...