•
Her geçen gün insan biraz daha mutluluğa ulaşmayı bekliyordu. Çileli günleri geride bırakıp kasvetin esir aldığı o göğsünün içinde tekrar bir canlılık arıyordu hiç durmadan. Bekliyor ama bir türlü ulaşamıyordu. Mutluluğa erişemediği gibi mutsuzluğu ile de kendini zehirleyip duruyordu.Hyuck her geçen gün biraz daha iyi olduğu için daha fazla hastane yatağında yatıp paslanmaktansa eve geçmeyi tutturmuştu. Ailesini de zar zor iyi olduğuna ikna ettikten sonra gönderebilmişti.
En başında kimse bunu doğru bulmamıştı çünkü çok ciddi bir yaralanma atlattıktan sonra onun gibi enerjik birinin söz verdiği gibi uslu uslu oturmayacağını biliyorduk. Saatler süren ikna çabalarından sonra elbette ki kazanan taraf Hyuck olmuştu ve doktor ona dikkat etmesi gerekenleri bir bir anlattıktan sonra hastaneden çıkışını yapabilmiştik günler sonra.
Hyuck'un türlü bitmeyen ısrarları üzerine ev yerine DepoZone'a gitmiştik bugün. Onun sağlığı için iyi bir yer olmasa da evde yatakta yatmanın hastanede yatmaktan bir farkı olmadığını söylemişti. Bu konuda ona hak çıkınca da onaylamaz bakışlar beni bulmuştu.
"Ne?" dedim kollarımı göğsümde bağlayıp omuz silkerek. "Hyuck hastaneden çıkarken gerçekten onun yatacağını mı bekliyordunuz?" diye sordum kaşlarımı inanamaz gibi kaldırarak.
Hyuck rahat bir şekilde uzandığı koltukta bana başparmağını kaldırıp sırıtarak onay verirken "Bunlar da bitirim ikili olma yolunda." Diye homurdandı Jaemin. "Bari sen destek verme şu ite."
"Şeytan tüyü işte." Diye konuştum.
"Mark nerede?" diye sordu Jeno telefonunu cebine koyarken ceketini çıkarıp koltuklardan birinin üstüne attı. "Dersi bittikten sonra geleceğini söyledi ama kaç saattir ortada yok."
Jaemin "Yine yapacak bir şey bulmuştur kendine." Dedi tekli koltuğa kendini atarken. "Birazdan gelir."
"Paranoya oldu iyice." Dedi Jeno sıkıntılı bir nefesle birlikte Hyuck'a bir bakış atarak. "Bundan sonra her birinizi on defa arayıp iyi olup olmadığınızı kontrol edeceğim."
"Flört gibi mi yani?" diye konuştu Hyuck sırıtarak. "Saplığını bu kadar belli etme be Nono."
Jeno yüzünü buruşturup "Şöyle seslenme diye kaç defa seni dövmem gerek?" dediğinde Hyuck "Zaten yaralıyım sen de üstüme gelme." Diye mızmızlandı çocuk gibi.
Jaemin onların bu haline gözlerini devirdi.
"Kahve isteyen?" dedim mutfak tarafına ilerlerken. "Burası buz gibi."
"Hiç fena olmaz." Dedi Jeno hemen. "Yardım edeyim."
Mutfak tarafına yanıma geldiğinde "Yorgunsun." Diye konuştum hemen yanında olan bedenine kısa bir bakış atarken. "Geçip otur. Ben hazırlarım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Don't Wake Me Just Yet
Fiksi PenggemarBana gelip elini uzattığında hiç düşünmeden tutunmuştum ona ve onun kırık kalbine. Konuşmadan bile anlardım ben onu. Ben onu ama o bir başkasını. Bazen aradığın o yuvayı bir başkasının gülüşünde de bulabilirdin. Ama bu bir rüyaysa bile beni henüz uy...