♑︎XXXV

155 19 13
                                    

•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Geceleri seni uykularından eden kabuslar, bir gündoğumunda seni hiç içinden çıkamadığın bir sanrının koynuna da çekebilirdi. Yalnızlığı bir kez tattın mı tadı damağında ahenkle çağıldar ama çok zaman sonra o yalnızlık bir zehir gibi seni içten içe yok ederdi. Damarlarını kurutur, kalbinin yoluna döşeli o rayları tek tek yıkıp geçerdi. O yalnızlığın içinde kaybolur giderdin. Cesedinin failleri olmazdı. Tek bir fail de olay yerinde bulunurdu zaten.

Kendim için inşa ettiğim o tek pencereli kulede mutlu olduğumu sanıyordum ama bir süre sonra tanıdığım insanlar, bana asıl mutluluğun ne olduğunu ve dahası paylaşılabildiğini gösterdiğinde zaman boyunca bir rüyanın içinde yürüdüğümü kavramıştım. Kendimi kandırmış, dahası buna inanmıştım da. Kendimi kandırdığımı unutacak kadar iyiydim de üstelik.

Okulun kampüsünde masalardan birinde tek başıma otururken elimde tuttuğum gazetedeki yazılanları okuyordum. Sırtımı geriye yaslamış, bacak bacak üstüne atarak SuJi'nin Lee GeoNu ve onun sapkınlıklarını usta bir kalemi aratmayan şekilde ele aldığı haber küpürünü incelerken çok geçmeden karşımdaki sandalyenin gürültülü bir şekilde kenara savrulması atmosferimi de bozmuştu.

Hiç bozuntuya vermeden gözlerimi ağır bir şekilde kaldırıp bahsi geçen şahsın deliye dönmüş suratı ile karşılaştım.

"Sen nasıl böyle bir şey yapabilirsin?" diye tısladı ellerini masanın iki yanına yaslayıp öne doğru eğildiğinde. Kafamı yana yatırıp ona gülümsediğimde "Nasıl yapabilmişim bir de sen bak istersen." Dedim alaya alır bir şekilde gazeteyi önüne doğru attığımda gözleri anlık sayfan üstünde gezindi ama çok durmadı. Buraya gelinceye kadar on defa okumuştur ya da zaten yediği haltları iyi bildiği için okumasına bile gerek yoktur.

Elin masaya geçirdiğinde tok bir ses ile kulaklarım çınladı. "Sen kiminle aşık attığını bile bilmiyorsun kızım. Ne mal olduğunu bilmiyor muyum sanki senin?" diye gürledi bir gök gibi. Üstüme doğru biraz daha geldiğinde kendimi ondan tiksintiyle geriye çektim ama bir anda eli bileğime sarıldığında uyguladığı kontrolsüz güç sayesinde beni ayağa kaldırmayı başarmıştı.

Bugün hava biraz daha açtığı için dışarıda olanlar vardı ama onlar da ikimiz arasında süregelen bu çatışmayı bildiği için hiçbir şey yapmadan izlemekle meşgullerdi.

"Polisler birazdan burada olurlar. Seni her delikte arıyorlardır şimdi." Dedim keyifli bir sesle. "Ama merak etme sana temiz don atlet getiririm."

Yüzünü yüzüme yaklaştırdığında bileğimi elinden kurtarmaya çalıştım ama parmaklarını biraz daha güç ile sıktığında bilekliklerimin demirleri acıtmaya başlamıştı. Yine de ona bir şey vermemek için dalga geçer ifadem ile ona bakmaya devam ettim. Haber sitelerinin ve gazetelerin her yerinde onun adı geçtiği için kamuoyunda büyük bir lince maruz kalıyordu. Bu sefer onun pisliğini babası bile kapatamazdı çünkü görevini kötüye kullanmaktan o da soruşturulsun isteniyordu.

Don't Wake Me Just YetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin