Hastane odasında bekliyordu herkes. 23 yıl önce ki bir hatanın bekleyişiydi bu.
"Simge Hanım, kızınız ne zaman gelir?"
"Birazdan burada olur. İtalya'daydı, uçağı yeni inmiştir."
•••
Arabasını hastanenin girişine park edip, içeri girdi genç kadın. Kendinden emin ve sert bir mizacı vardı. Üstünde ki takım elbiseyle de oldukça hoş görünüyordu.
Danışmaya sorup gideceği odayı öğrenip hızla asansöre ilerledi. Odanın önüne gelince hafif tıklatıp, içeriye girdi. Herkesin gözü onun üstündeydi. O ise bir baş selam verip annesinin yanına oturdu.
"Evet. Ezâ Hanımda geldiğine göre kan alabiliriz."
"Böyle bir hata nasıl olur? Nasıl bir anda arayıp 23 yıl önce doğumda bir karışıklık olmuş olabilir diyebiliyorsunuz?" dedi Simge Hanım. Odada ki herkes Simge Hanım'la hem fikirdi.
"Bakın. Bu hastanede daha yeni göreve başladım. Ve başladığım gibi arşivin gözden geçirilmesini istedim. Ve ne yazık ki böyle bir durum açığa çıktı. Tekrar hastane yönetimi adına özür dilerim." dedi doktor. Gayet ılımlı konuşuyordu.
Kimseden ses çıkmadı. Doktor rahat bir nefes verip hemşireye kanları alması için işaret verdi. Hemşire de kanları alıp çıktı. Ezâ, asistanından gelen mailleri okurken oldukça ciddi gözüküyordu. Bir an kafasını kaldırdı ve karşısındaki aileyi inceledi. Üç kişilerdi. Karıştığı kız ve onun anne babası olduğunu düşündüğü orta yaşlarda bir adam ve kadın.
Adama oldukça benziyordu ve bu onu rahatsız etmişti. Bu saatten sonra her ne kadar ailesiyle anlaşamasa da yeni insanlar istemiyordu hayatında. Bakışlarını tekrar telefona indirdi. Asistanı Seren'i bu sefer kovmalıydı. Neden patronuna random atıyordu.
Odada ki telefon sesiyle herkes sesin odağına baktı. Karşı ailede ki kadının telefonu çalıyordu. Kadın telefonun ekranına bakınca sevgiyle parladı gözleri.
"Efendim annecim." kadının sesi. Harikaydı. Bu ses tonu Ezâ'nın çok hoşuna gitmişti.
"Hayır. Belli değil daha." bir süre karşı tarafı dinledi ve göz devirdi.
"Aren'e söyle odasını toplasın. Dağınık görmeyeceğim gelince." dedi ve kapattı. Gözleri anında onu izleyen Ezâ'yla buluştu. Bir süre sonra odaya giren hemşireyle gözleri ayrıldı.
"Sonuçlar 3-4 saate çıkar Erdem Bey." dedi doktora hitaben hemşire. Erdem Bey başını salladı ve,
"Bir şeyler içmek ister misiniz?" diye sordu odadaki ailelere. Kimseden olumlu cevap alamayınca önünde ki kağıtlarla ilgilenmeye devam etti.
4 saat sonra...
"Ezâ Sezgin ve Serkan Demirel'in kanları %99.9 uyuşmaktadır."
"Ezgi Demirel ve Tekin Sezgin'in kanları da %99.9 uyuşmaktadır."
Herkes derin bir nefes verdi. Demirel çifti, Ezgi'nin biyolojik ailesine gitmek isteyeceğini biliyorlardı. Fakat Ezâ'nın ne karar vereceğini kimse bilmiyordu. Herkes ayaklandı.
"Biz biyolojik kızımızı tanımak istiyoruz. Ezgi bizimle gelmek ister misin?" dedi Simge Hanım.
"Evet bende sizi tanımak istiyorum." dedi Ezgi. Demirel çifti şaşırmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anemoia
Teen FictionKabul etmek istemiyordum. Ben yıllardır tek başımaydım. Bundan sonra bir aileyle yapamazdım. Fakat içimdeki bu hisse bir türlü anlam veremiyordum. Yüzüme beklentiyle bakıyordu İpek Hanım. Peki benim cevabım neydi?