İyi okumalar🍂
Ezâ Demirel...
Hastaneden çıkmış, eve gidiyordum. Gitme konusunu konuşmam lazımdı. Eve geldiğimde arabamdan inip, içeri girdim. Salona girdiğimde herkes burdaydı. Sessizce oturuyorladı. Annemle telefon konuşmamızı biliyor olmalıydılar. Tekli bir koltuğa oturdum.
"Sizinle konuşmam lazım." dedim gergince kendimi hiç iyi hissetmiyordum.
"Tabii dinliyoruz." dedi babam.
"Ben, bir süreliğine İtalya'ya gideceğim. Biraz kafa dinlemem lazım." Ezrâ alayla güldü.
"Kaç tabii, kaç." diye mırıldandı Ezrâ.
"Ezrâ, temelli gitmiyorum. Her şey o kadar üst üste geldi ki. Sabah üstümü değiştirmeye geldiğimde Semih kapıdaydı. Karşımda durdu, saçma sapan şeyler söyledi. Ayrıca korumaların hiçbir yerde yoktu baba, değiştirmelisin. Sonra hastaneye geldim. Hava almaya çıktım bahçeye, oturdum bir yere. Sonra yanıma Semih oturdu. Bağırdım çağırdım, polisler geldi karakola gittik. Nezarete attılar şu an ne oldu bilmiyorum ve yoruldum, anlayın beni lütfen."
Annem, sadece oturuyor ve kahvesini içiyordu.
"Ve bundan bize bahsetmiyorsun?" dedi Yaman.
"Biz senin aileniz Ezâ, bize söylemen gerekirdi." diye devam etti.
"Şimdiye kadar, bütün sorunlarımla tek başıma ilgilendim ve ben nasıl devam edeceğimi bilmiyorum. Alıştım size, temelli bırakıp gitmeyi düşünmedim bile. Sadece biraz uzaklaşmak istiyorum. Hem Barış teda-"
"Barış'da geliyor?" dedi gülerek Pamir abim.
"Semih benim yüzümden ona zarar verdi, suçlu hissediyorum. Giderken onu yalnız bırakamam."
"Sen bilirsin Ezâ, git. Hatta istiyorsan gelme bir daha." dedi ve kalkıp gitti Ezrâ. Peşinden Pamir ve Aden'de gitmişti. Salonda; babam, annem, Giray, Yaman, Aren ve ben kalmıştık.
Yutkundum, burnumda hissettiğim sıcaklık ile sessizce küfür edip ayağa kalktım. Hızla banyoya giderken, burnumu tutuyordum. Fazla stresli olduğum zaman burnum kanardı. 12 yaşımdan beri böyleydi.
Burnumu silip geri salona geçtim.
"Dediğim gibi, birkaç hafta kalıp geleceğim. Tatil gibi düşünün."
"Tamam." dedi Giray abim. Herkesi kırmıştım, farkındaydım. Ama kafa dinlemek istiyordum. Gelince alırdım gönüllerini.
Yukarı çıktım, odama girecekken vazgeçtim. Ezrâ'nın odasına gidip kapıyı çaldım. Gel, sesiyle girdim. Yatağında uzanıyordu.
"Konuşalım mı biraz?" derin bir nefes alıp yerinde dikleşti. Yanına oturdum.
"Sadece birkaç hafta gidiyorum, dinlenmeye ihtiyacım var Ezrâ. Yoruldum." başını salladı.
"Barış, sürekli yanında olacak ama." dedi göz devirip.
"Dediğim gibi, benim yüzümden bu hâlde ona karşı kendimi çok mahçup hissediyorum." dedim.(Barış'ı gerçekten seviyor, suçlu hissettiği için yanında değil.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anemoia
Teen FictionKabul etmek istemiyordum. Ben yıllardır tek başımaydım. Bundan sonra bir aileyle yapamazdım. Fakat içimdeki bu hisse bir türlü anlam veremiyordum. Yüzüme beklentiyle bakıyordu İpek Hanım. Peki benim cevabım neydi?