Ezâ'dan...Cevabım çok net ve belliydi. Burada kalmayacaktım. Şimdiye kadar bir ailem olmamıştı. Bu saatten sonra da olmaması benim için sorun olmazdı.
"İpek Hanım bakı-" telefonumun çalmasıyla cümlem yarıda kaldı. Seren arıyordu. Umarım geçerli bir sebebi vardı. Yoksa bu sefer kovucaktım onu.
"Efen-"
"Ezâ Hanım! Bittik Ezâ Hanım! Kış koleksiyonu çizimleri yok ortada çalınmış!" Seren'in dedikleriyle kan adeta beynime sıçramıştı. Benim çizimlerimi kim çalardı!?
"Bir saate uçağa bineceğim. Kurulu topla." dedim sinirle. Telefonu kapattım.
"Üzgünüm İpek Hanım benim acilen dönmem gerekiyor. Görüşmek üzere." dedim ve hızla evden çıktım. Arabama bindim ve hava limanına sürmeye başladım.
Yazardan..
İpek Hanım, Ezâ'nın gitmesiyle birlikte ağlamaya başlamıştı.
"O da bizi istemiyor. Kızımız bizi istemiyor Serkan." İpek Hanım'ın bu hâli eşini ve oğullarını üzüyordu.
"Anne yapma böyle işi var diye gitti. Belki işi bitince gelir?" dedi Aden. Ablasıyla yakın olmak istiyordu.
"Geleceği falan yok. Bahane oldu işi de gitti. Uzatmayın." dedi ve oturma odasından çıktı Yaman. Ailesinin umut bağlamasını istemiyordu. Ezâ'nın gözlerinde görmüştü zaten gitmek istediğini.
Ezâ'dan..
Çizimlerimi çalanı hâla bulamamıştık. Ve her geçen saniye daha da çileden çıkıyordum. Şu an üst düzey çalışanlarla toplantıdaydık.
"Nasıl bir sorumsuzluk bu!? Kim nasıl çalabilir çizimlerimi! Biriniz bana açıklayın!"
"Biz de şaşkınız Ezâ Hanım. Şirketin içinde bir köstebek olmalı." dedi genel müdür. Ciddi miydi bu adam.
"O çizimler 24 saat içinde elimde olmazsa, hepiniz kendinize yeni bir iş bulun." dedim ve toplantı odasından çıktım.
Çok gergindim. Önce saçma aile meselesi şimdi de bu saçma olay. İtalya'ya geleli 2 gün olmuştu ve bu 2 gün içerisinde İpek Hanım sürekli aramıştı. Fakat açmamıştım. Beni sürekli araması rahatsız ediyordu. Beni, benimsememeliydi.
Odama geldiğimde telefonumun çaldığını gördüm. Arayana baktığımda Serkan Bey olduğunu gördüm. Derin bir nefes alıp koltuğuma oturup geri yaslandım. Ne zaman bıkacaktı bu kadın. Telefon sustu. 4-5 saniye sonra tekrar çalmasıyla sinirle açtım telefonu.
"Ahh! Ezâ! 50 kez aradım kızım neden açmıyorsun? O gün öyle gidince çok korktum. Ne oldu bir sorun-"
"İpek Hanım. Bakın beni sürekli aramazsanız sevinirim. Anlıyorum yakın olmamızı istiyorsunuz. Ama ben istemiyorum. Lütfen, rica ediyorum beni sürekli aramayı bırakın." dedim ve telefonu kapattım.
Üzülüp üzülmemesi umrumda değildi. Birilerini umursamayı uzun zaman önce bırakmıştım. Ben bir aile istemiyordum. Bunca zaman olmamışken bundan sonra olmasa da olurdu.
•••
Yazardan..
İpek Hanım yüzüne kapanan telefonla afalladı. Çok mu ileri gitmişti? Sadece kızını daha yakından tanımak istiyordu. İpek Hanım'ın yüzünü gören Demirel ailesi gerilmişti. Ezâ, ne söylemişti de kadının yüzü bu kadar asılmıştı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anemoia
Teen FictionKabul etmek istemiyordum. Ben yıllardır tek başımaydım. Bundan sonra bir aileyle yapamazdım. Fakat içimdeki bu hisse bir türlü anlam veremiyordum. Yüzüme beklentiyle bakıyordu İpek Hanım. Peki benim cevabım neydi?