34.Bölüm

16.8K 1K 415
                                    

iyi okumalar🍂

Barış Aysan...

Dün akşam Ezâ'nın bana aldığı güllere bakarken gülümsedim. Saat gece yarısını çoktan geçmişti. Fakat ben uyuyamıyordum. İşleri daha sıkı tutup bir an önce yürümeliydim.

Daha fazla burda kalamazdım, kendimi kötü hissediyordum. Yattığım yerden doğruldum. Zorda olsa tekerlekli sandalyeme oturdum.

Kapıyı açıp mutfağa gittim, susamıştım. Mutfağa girdiğimde Pamir'i gördüm.

"Uyumadın mı lan bebe?" dedi hamburgerinden bir ısırık alırken. Bu saatte yemek yiyordu.

"Uyku tutmadı." dedim omuz silkerken. Gözüm etrafta dolaştı ama sürahi göremedim. Bundan nefret ediyordum.

"Pamir, su verir misin?" dedim Pamir hariç heryere bakarken. Bunda utanmam gereken bir şey yoktu ama yinede...

Pamir oturduğu yerden kalkıp, mutfak dolabından bir bardak aldı. Ardından buzdolabından sürahiyi aldı.

"Suyunu içte gel hamburger ye." dedi bir bardak suyu bana uzatırken.

"Sağol, aç değilim." dedim ve suyu alıp içtim. Boş bardağı ona uzattım, tekrar su doldurup bu kez kendi içti.

Sakinimm. Ship yok, ship yok, ship yok.

"Boş konuşma. Bir deri bir kemik kaldın amına koyayım. Kasların eridi." dedi tekerlekli sandalyemi masaya sürerken.

"Kaslarım mı erimiş?" dedim endişeyle. Kollarıma baktım, biraz incelmiş gibilerdi. Tişörtümü kaldırıp karnıma baktım, baklavalarım çok şükür yerindeydi. Ama biraz erimiş duruyorlardı.

"Kardeşimin sevgilisi olmasaydın sana yürüyebilirdim bebeğim." dedi üzgünce Pamir. Göz devirdim. Elime tutuşturduğu hamburgeri ısırdım.

"Sen nasıl bu kadar yemek yiyip kilo almıyorsun?" dedim Pamir'in kolasını içerken.

"Onu ben de bilmiyorum. Yiyip kilo almıyorum. Ne yalan söyleyeyim hoşuma gidiyor." dedi ağzına patates atarken.

"Kaslarım erisin istemem. Kardeşini öyle etkiledim zaten." dedim sırıtarak. Aslında Ezâ, saçlarıma düşmüştü ama olsun.

"Kardeşime kaslarını mı açtın lan?" dedi kaşlarını çatarak.

"Şaka yapıyorum, kardeşini saçlarımla düşürdüm." dedim göz kırparken.

"Göz kırpma be güzelim, ben de düşeceğim şimdi." dedi gözlerini kırpıştırırken. Güldüğümde o da güldü.

"Bu arada doğum günün ne zaman lan?" dedi Pamir yemeğine dönerken.

"29 Ağustos. Senin ne zaman?" dedim patatesi mayoneze bandırırken.

(Mayonez>>ketçap)

"16 Aralık. He bir de yarın Ezâ'yı dışarı çıkaracağım. İşkolik teyze kesildi başımıza, sende gel."

"Yok, yarın benim doktorun kliniğine gideceğim. Bundan sonra orda çalışacağız."

AnemoiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin