Bu üçüncü ağızdan anlattığım son bölüm, devamı Nora'dan olacak. Karakterler değişti, Multimedya adını henüz bilmediğimiz fakat eskiden okuyanların tahmin ettiği adam.
İyi okumalar!:)
-
Paslı bir siyahın hâkim olduğu gökyüzünü, yıldız kümeleri dâhil aydınlatamıyordu. Binlerce kilometre arkasında bırakmıştı, doğduğu yeri ve anılarını. Kalbinde adını koyamadığı bir hüznün tomurcukları yeşerirken beyni, az önce yaşadıklarını anlamlandırmaya çalışıyordu. Her deneyişinde, hücreleri iflasın eşiğine geliyordu.
Dudaklarından çıkmasını arzuladığı cümleler, ses tellerine baskı uyguluyordu. Kapana kasılmıştı tüm sözcükler, karanlığa karışmıştı. Nora, gözlerini Alissa'dan ayırıp yola doğru dikti. Alissa, onun söyleyeceklerini anlamış gibi önceden davranarak Nora'yı susturmuştu. Daha sonra açıklayacağını belirttiği için hiçbir şey diyememişti Nora. Sadece bir an önce açıklamasını umuyordu çünkü merak, tüm organlarını ele geçirmişti.
Boş olan caddenin kaldırımlarında ki ışıklar, bir döngü hâlinde yanıp sönüyordular. Kafasını arkaya doğru çevirdiğinde lambaların patladığı gördü ve sokağın, karanlığa karıştığını. Her geçen saniye korkusu artıyordu, kalbinin yankısı kulaklarından hissedilebiliyordu.
''Bence, peşimizde biri var.''dedi güçlükle Nora.
''Biliyorum, işte bu yüzden gözlerini kapatmalısın.''dedi Alissa, rahat bir şekilde.
''Ne..neden?''diye sordu Nora, kekeleyerek.
''Çünkü küçüğüm, bir yolculuk yapacağız. Üçe kadar say ve gözlerini kapat.''dediğinde sorgulamadan onu onayladı.
Bir,
İki,
Üç.
Nora, gözlerini sıkıca kapattı fakat fazlasıyla yoğunlaşmış ışık parçacıkları, kapalı göz kapaklarının arkasından dahil hissedilebiliyordu. Vücudu, yumuşak bir sıvı tarafından hapsedildi.
''Şimdi açabilirsin.''dedi Alissa.
Nora, gözlerini açtığında küçük dilini yutacak şaşkınlığa erişmişti. Sarayları anımsatan bir ev, karşılarında duruyordu. Baharın gelişi gibi kokuyordu topraklar, güneş tüm karanlığın üzerine doğru büyük bir asalet ile doğmuştu. Her renkten çiçekler, topraklara hâkim olmuştu. Tam çaprazlarında büyük bir şelale vardı, sesi bile insanın huzur ile dolmasına yetecek cinstendi.
Rengârenk kelebekler kanatlarını, doğaya doğru çırpıyorlardı. Büyülü bir atmosfer, her yeri sarmıştı.
Nora'nın sorması gereken çok fazla soru vardı fakat en doğru gelen, ''Burası neresi?''sorusu olmuştu.
''Burası, bizim masalımızın başladığı yer. Bu orman, benim hakimiyet alanım Nora. Burada saklanacağız, en azından sen gerçeklerle başa çıkmayı öğrenene kadar.''dedi Alissa gülerek.
''Bana ne zaman anlatacaksın, meraktan ölmek üzereyim.''
''Şu an değil küçüğüm fakat yakında, sadece bana güvenmelisin. Her şey, senin iyiliğin için.''dedi ve Nora'yı kollarının arasına aldı.
Alissa'nın önemsediği tek kişi, Nora'ydı. Ona bir şey olmaması için tüm gezegenin dengesini alt üst edebilir, savaşlar başlatabilirdi. Her şey, onun uğrunaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Tanrıça|BİTTİ
FantasyTanrıça Serisi-1, devamı Buzdan Cehennem'de. Avcı ve element kullanıcıları olmak üzere ikiye ayrılıyorduk. Ben ikisine de dahil olamıyordum çünkü avcıların aksine bir element kullanabiliyordum ; Ruh. Element kullanıcılarına dahil olamayacak kadar h...