"Özel Bölüm:2"

46.4K 2.8K 542
                                    


Sizi o kadar özledim ki anlatmaya kelimeler yetmez. Oturdum ve kitabın ilk bölümünden itibaren gelen yorumları okumaya başladım, duygu patlaması yaşıyorum desem yeridir. 💖
İyi ki varsınız siz, hepinize iyi okumalar.

❄️

Nora ve Artemis, balonun yapılacağı yere geldiğinde tüm gözler ikisinin üzerine sabitlenmişti. Birbirlerine tam anlamıyla benzemeseler bile ikisininde kendine has, destansı güzellikleri vardı. Tüm salon, saygılarını ifade edercesine Nora'yı özel bir reverans vererek karşıladılar.

Nora da onlara hafif bir şekilde tebessüm ederek karşılık verdi. "Bu güzel gece için hepinize çok teşekkür ediyorum."dedi Nora, ipeksi yumuşaklığa sahip sesiyle.  Gözleri Rhea'yı aradığında babası ve diğerleriyle birlikte törenin düzenleneceği yerde olduğunu gördü. Artemis ile birlikte törenin yapılacağı yere doğru ilerlemeye başladığında içi içine sığmıyordu. Yaşayanların minnet dolu bakışları, Nora'nın mutluluğuna mutluluk katıyordu. Kahraman veya kurtarıcı olarak anılacağı hiçbir zaman aklına gelmemişti hâlbuki.

Nora, Rhea'nın etrafını saran diğer tanrı ve tanrıçaları gülümsemesiyle selamladıktan sonra Zeus'un töreni gerçekleştirmek adına başlangıç yapmasını bekledi.  Zeus, kutsal kupaya kanını damlattıktan sonra altın kabzalı hançerini diğerlerine uzattı ve diğer herkes onunla aynı işlemi uyguladı. "Olimposluların kanı, Kader Tanrıçasını kutsasın ve onu bizden biri yapsın."dedi Zeus ve kupayı içmesi için Rhea'ya uzattı.

Rhea, parmaklarının arasındaki kupaya doğru baktı. İçindeki sıvı ambrosiaya dönmüştü fakat buna rağmen hâlâ kan fikri midesine krampların girmesine sebep oluyordu. Kupayı dudaklarına götürmek üzereyken yerin sarsılmasıyla durakladı. Yerin alt kısmından yayılan enerjinin sadece titanlara özgü olduğunu daha o saniyeden anlamıştı.

Nora şaşkınlıkla karşısında beliren kadının silüetine baktı. İlk Rhea, asilliğin vücut bulmuş hâliyle karşısındaydı. Gülümsemesi, bir aksesuar gibi yüzüne takınmıştı. Kırmızı şarabın rengini alan taşlarla süslenmiş elbisesi, arkasından vuran rüzgarla uçuşuyor ve sütunu anımsatan bacaklarını ortaya çıkartıyordu. "Sen küçük Rhea olmalısın,"dedi samimi fakat mesafeli sesiyle. Küçük Rhea'nın adeta nutku tutulmuştu. Onun bu kadar güzel olmasını beklemiyordu.

Nora, etrafındakileri umursamadan Rhea'nın yanına gitti ve ona sıkıca sarıldı. "Adımı, yaşatacak birine verdiğin için teşekkürler."dedi Rhea. "Şimdi izninle, ona bir hediyem var."dedikten sonra kupayı, küçük kızın ellerinin arasından aldı ve kendi kanıyla doldurdu. Zeus, homurdanarak Rhea'ya doğru baktı. İçten içe onun gücünün, küçük kızın damarları arasında dolaşmasını istemiyordu. Hemde hiç.

"Kanım, seni kutsasın. Güçlerimin değerini bileceğinden eminim."dedikten sonra küçük kızın alnına bir öpücük kondurdu ve gidişi de gelişi kadar ihtişamlı bir şekilde oldu.

Küçük kız, altın renkli sıvıyı sonunda dudaklarıyla buluşturdu. Daha şimdiden damarlarının arasında gezinen kanı hissedebiliyordu. Gücü, sonsuzluğa ulaşmıştı. Kupanın sonundaki damlayı da dudaklarıyla buluşturduğu sırada bir vizyon, ona eşlik etti.

Sonsuza kadar mutlu yaşayacaklarının ve bir efsane olarak anılacaklarının yer aldığı bir vizyondu bu.

Sonsuzluğun küçük kız için önemi yoktu. Asıl önemli olan, sevginin sonsuzluğuydu. Ve o sonsuzluk, oluşmaya başladığı andan itibaren ona verilmiş bir hediyeydi.

Son Tanrıça|BİTTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin