Finale az kaldı, sona hazır mıyız?!
ask.fm:standros
Facebook grubu: Standros'un Kaleminden.
-
Poseidon'un göğsünde, huzurlu diyebileceğim bir uykuya yatmıştım. Sonrası için çok iyi olduğunu söyleyemezdim çünkü kalbim sıkışmaya başlamıştı. Aniden gelen bu sıkkınlık hissine anlam veremesem de kavramam birkaç saniyemi almıştı. Kulaklarımda, binlerce kişinin sesleri yankılandı. Cümlelerin pençeleri, ruhumu yakaladı ve sağlam bir darbe eşliğinde kapanması zor izler bıraktı. Poseidon'un gömleğini hızlıca üzerime geçirdikten sonra dizlerimin üzerine çöktüm. Altımda ki zemin titriyordu, gözlerimi kapatıp durmasını bekledim. Fakat gözlerimi açtığımda, kesinlikle ait olduğum yerde olmadığımı fark ettim. Yeraltındaydım, etrafımda binlerce ruh vardı. Gözlerim hemen Rhea'yı aradı ama bulamadım.
''Neler oluyor?''diye sordum, başıma çekiçle vuruluyormuş gibi hissediyordum.
''Ölen insanların sayısı on bin kadar oldu, yeniden doğmayı bekleyenler var. Döngünün içinde sıkıştılar, düzeltmen gerekiyor.''dedi, içlerinden biri.
''Pekâlâ, nasıl yapacağım?''diye sorduğumda ilerlemem için yolu açtılar. Önümde bir nehir vardı, suyu pırıl pırıldı.
''Bu nehirde yıkananlar, tekrardan doğarlar. Nehrin büyüsünü geri getirmen ve kapıları, ruhlara açman lazım. Tartarus'un kalbinde yetişen çiçeğin özünü, nehire akıtman gerek.''
İçimde ki ses, bolca küfür ediyordu. Her şey bir yana, Tartarus'a gidecek olma fikri bile beni ürkütüyordu. ''Olimpos'a dönmeliyim, yardım aldıktan sonra geleceğim.''dediğimde kafalarını iki yana salladılar.
''Gidemezsin, döngü düzelene kadar yeraltında ki çıkışlar ve girişler kapandı.''
Ah, mükemmel! Bir günüm güzel geçse, ertesi günü kötü geçiyordu. Doğanın bir çeşit dengesi miydi, anlayamamıştım. ''Beni saraya götürün, üzerime düzgün bir şeyler giyindikten sonra gideceğim.''
-
Üzerimde ki çelik zırh, kendimi yüz kiloymuşum gibi hissetmeme sebep oluyordu. Hançerin kabzasını sıkıca kavradıktan sonra Tartarus'un girişine doğru yol aldım. Arkamdan gelen veya yanımda olan kimse yoktu çünkü bunun, benim görevim olduğunu söylüyorlardı. Bir bakıma haklıydılar, bunca şeyin olmasına sebep olan bendim. Düzeltmekte bana kalmıştı. Tartarus'un kapısına, kanımı akıttıktan sonra zehirli sarmaşıkların geriye çekişini izledim. İlerisi başka bir dünyaydı, bunu biliyordum. Tüm korkumu, bir yana bırakarak Tartarus'a adım attım. Zehirli sarmaşıklar, benim ardımdan yeniden kapı şekline girdi.
Kıpkırmızı bir gökyüzü vardı, topraklara çatlaklar hâkimdi. Ağaçlar vardı fakat yaprak, çiçek gibi hiçbir şey yoktu. Uçurumları görebiliyordum, altından siyah lavlar fışkırıyordu. Binlerce kişinin çığlıkları, kızıl gökyüzünde yankılanıyordu. Etrafımda bir sürü camdan tabut vardı, içindekiler binlerce zincirle tutsak alınmıştı. Gözleri açıktı, yaşadıklarına emindim fakat oldukça ölü gözüküyorlardı. Belimde ki haritayı çıkarttım ve Tartarus'un en derinine, yani kalbine doğru ilerlemeye devam ettim. Buradakiler zincirliydi fakat ileridekilerin olmadığı konusunda bahse girebilirdim. Bu düşünce, midemin bulanmasına sebep olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Tanrıça|BİTTİ
FantasiTanrıça Serisi-1, devamı Buzdan Cehennem'de. Avcı ve element kullanıcıları olmak üzere ikiye ayrılıyorduk. Ben ikisine de dahil olamıyordum çünkü avcıların aksine bir element kullanabiliyordum ; Ruh. Element kullanıcılarına dahil olamayacak kadar h...