23.Bölüm:"Karanlık"

45.5K 3.2K 136
                                    

  İnstagram: sstandros
standros

Bu bölümü lostbatwomen 'a ithaf ediyorum. Sonunda yapabildim!:D
-




Rüzgârın korkutucu uğultusu, zihnimin derinliklerine fısıldıyordu. Poseidon'un elini sıkıca tutsam da içime işleyen bir korku vardı. Etraf fazlasıyla karanlıktı ve soğuktu. Yere damlayan suyun sesi, bulunduğumuz yerde yankılanıyordu. Saç diplerimde, birinin nefesini hissettim fakat arkamı dönmeye korkuyordum. Gözlerimi sıkıca kapatıp, onun Medusa olmamasını diledim.

"Çok karanlık."diye fısıldadım. Sesim, duvarlarda binlerce kez değişik tınılarla yankılandı.

"Adını kullanmanın vakti gelmedi mi, ışık parçası?"dedi, Poseidon.

Nora, ışık demekti. Fakat şu an, benim ışığım bile karanlığa karışmıştı. Bir şeyler düşünmem lazımdı yoksa sonsuza kadar karanlığa mâhkum olabilirdik. Boynumda ki kolye, tenime yakıcı bir baskı uyguladığında Artemis'e bir kez daha teşekkür ettim ve boşta kalan elimle, kolyeyi sardım. Kolye, git gide büyüdü ve ay ışığının enerjisiyle dolan bir kılıca dönüştü. Kılıcı, etrafa doğru tuttum ve çevremize baktım.

Gördüğüm şeyler yüzünden midemden, genzime doğru acı bir tat yükseldi. Farelerin, iç organları neredeyse dışarıya saçılmıştı. Kanlar, siyah duvarlara sıçramıştı. İleride bir sürü taşlaşmış kişi vardı. Doğru yerde olduğumuzun, en büyük kanıtıydı.

"Ne yapacağız?"diye sordum, güçlükle.

"Savaşacağız."

Mağara duvarlarında ki meşaleler, alev aldığında kılıcın parıltısı birazda olsa sönmüştü. Kılıç, eskisinden daha ağırdı veya ben güçsüzleşmiştim. Moralimin daha fazla bozulmaması adına kılıcın ağırlaştığını düşünmeye devam ettim.

"Peki ya şimdi ne yapacağız?"diye sordum, yeniden.

Bıkkın bir şekilde nefes aldı. Sertleşmiş yüz hatlarından anladığım kadarıyla, bu soruyu sormamdan pek hoşlanmıyordu. "Savaşacağız."diye cevapladı yeniden. Pekâlâ, gerçekten mi? Demek istesem de sustum. Nasıl savaşacaktık? Bu kılıcı taşırken, dengemin bozulmayacağına dair güvence veremiyordum çünkü.

Bir gölge, odanın içinde ışık hızıyla gezindi. Arkasında bıraktığı siyah hava, meşalelerde ki ateşi titretiyordu. Poseidon, hançerini sıkıca kavramıştı. Her an dövüşe hazır gibi duruyordu, benim aksime. Yıllarca eğitim görmeme rağmen bu kadar zayıf hissedebileceğim aklıma gelmezdi.

"Hoş geldiniz."dedi, bir kadın. Sesi, ihtiras dolu çıkmıştı.

"Medusa."diye tısladı, Poseidon.

İki sevgilinin buluşmasını bölen arkadaş gibi hissediyordum kendimi.

"Poseidon, Athena'dan sonra ki en büyük nefretim. Bana, kendi ayaklarınla gelmen oldukça şaşırtıcı."

"Senden korktuğumu mu düşünüyorsun? Saklananın sen olduğunu söylememe gerek var mı?"

"Ben, senden korkmuyorum. Fakat sen benden ve yapabileceklerimden korkuyorsun. Yoksa bu kızı, yanıma tek başına gönderirdin değil mi?"dedikten sonra karanlığın içinden yılanların tıslamaları duyuldu. Poseidon,söylediğine hiçbir cevap verememişti.

"Yoksa onu kaybetmekten mi korkuyorsun? Onun farkı ne? Athena'ya karşı beni koruyabilirdin. Tek yapman gereken buydu. Bunu, bana borçluydun!"diye bağırdı. Sesi, alevleri titretecek güçteydi.

"Ama korumadım. Koruyabileceğim kadar özel olmadın."dedi Poseidon. Bir an kalbimde kelebeklerin kanatlandığını hissettim fakat sonra bulunduğumuz yeri ve durumu, kendime hatırlatıp kelebekleri yok saydım.

"Onun farkı ne?"diye sordu. Topuklu ayakkabılarının, zeminde bıraktığı ses bize yaklaştığının kanıtıydı. Neye benzediğini deli gibi merak etsem de ona bakmak gibi bir lüksüm yoktu.

"Gözleri mi? Yoksa teni mi? Saçlarını söyleyemeyeceğim çünkü benim eski saçlarım kadar güzeller. Yılana dönüşmesinde katkıda bulunduğun saçlarım."

"Kalbi."diye cevap verdi, Poseidon.

"Ah, buna inanmamı beklemiyorsundur umarım. Merak etme, senden önce değerli arkadaşından başlayacağım. Mavi gözleri ve teni, griye bürünecek."

"Hey, mümkünse taşa dönüşürsem üzerimi boyar mısın? Griden pek hoşlanmam."dedim, alaycı bir şekilde.

"Persephone'den sonra bunu çok mu aradın?"diye sordu, Medusa.

Persephone? Hades'in kaçırdığı kadının, konumuzla ne ilgisi vardı?

"O konuyu açma."diye tısladı, Poseidon. Elimi tutan parmakları, kaskatı olmuştu. Onun adını duyduktan sonra ellerimi daha sıkı tutmaya başlamıştı.

"Yoksa bilmiyor mu?"diye sordu, Medusa. "Bu çok eğlenceli olacak!"

Meşaleler söndü ve geriye parlayan kılıcım kaldı. Medusa'nın yaklaştığını hissedebiliyordum, büyük ihtimalle ayakkabılarını çıkarttığından sesini duyamıyordum. Ense diplerime doğru, hareketli bir şey ilerlemeye başladı. Atacağım çığlığı, kalbime hapsedip Poseidon'a daha fazla yanaştım.

"Gözlerini kapat ve sakın açma."

"Harika, nasıl dövüşeceğim ben? Yanlış anlama ama daha gözlerim açıkken dövüşemiyorum."

Yılanlardan biri tıslayınca, söylenmeyi bırakıp gözlerimi sıkıca kapattım. Medusa'nın sıcak nefesini, tenimde hissettiğimde tiksintiyle suratımı buruşturdum.

"Aç gözlerini, yanındakinin beni ne hâle getirdiğine bak."diye fısıldadı, kulağıma. Dili, kulağımın arka kısmında gezindiğinde çığlık atmamak adına dudağımı sertçe ısırdım.

"Beni merak ettiğini biliyorum."dedikten sonra bedeni, hızlıca yanımdan savruldu. Boşta kalan elimden anladığım kadarıyla bunu yapan Poseidon'du.

"Ben diyene kadar gözlerini açma."diye bağırdı Poseidon.


Bir şeylerin kırılma sesleri o kadar yoğundu ki gözlerimi açmamak için zor duruyordum. Birinin varlığını hissettiğim anda kılıcımı daha sıkı kavradım. Ateş misali yakan parmaklar, boğazıma yapıştığında nefessiz kaldım. Gözlerimden aşağıya yaşlar süzülürken bedenim, mağaranın duvarına yapıştırıldı.

"Beni hatırladın mı?"diye sordu. Bu sesin sahibini tanıyordum, rüyamda ki adam.

"Nora, başkaları da var. Çığlık at ki nerede olduğunu anlayayım."dedi Poseidon.


Sesim, boğazımı kavrayan adam yüzünden kesildiğinden çığlık atamayacağım. Kusura bakmazsın, değil mi Poseidon?

Olduğum yerde debelenirken son çare olarak bacağımı, erkekliğinin olduğunu tahmin ettiğim bölgeye geçirdim. Ellerinin gevşemesinden anladığım kadarıyla isabetli bir atış yapmıştım.

"Kahretsin, sana söylemiştim. Bıçağı kalbine saplasaydın, şimdiye ölmüştü."dedi, Medusa.

"Acı çekmesini görmek istedim."diye cevap verdi, rüyamda ki çocuk.

"Ona bir daha dokunursan kafanı, gövdenden ayırırım."dedi, Poseidon.


Kimsenin yardımına ihtiyacım yoktu. Aslında vardı ama olmamalıydı. Beni, güçlü yapan özel yeteneklerim değil zekâm olmalıydı. Bilek gücü, sadece kaba kuvvet ile düşünenlerin kurtuluşuydu. Fakat akıl ile dövüşmek, bilek gücünden üstündü. Doğada her şeyin bir dengesi vardı. Bazen gözümüz ile göremediklerimizi, hislerimiz yardımıyla algılardık. İşte sırf bu yüzden, hislerime güvenmeliydim.Tüm korkumu bir kenara bıraktım. Derin bir nefes alıp, sadece seslere odaklandım.

Sessizliğin içinde yankılanan nefeslerin hepsini ayırt edebilecek kadar odaklanmıştım. Tam önümde ki kişiye doğru, kılıcım yardımıyla sağlam bir darbe vurdum. Adamın dudaklarının arasından çıkan çığlık ve kılıcımın, ağır bir engelin içinde hapis kalması hedefimi öldürdüğümün habercisiydi. Hızlıca kılıcı çektim ve diğerlerine odakladım.

"Buna gerek yok, ben ayıracağım."dedim, göremediğini bilsem de gülümseyerek.

"O, en sevdiğim oğlumdu!"diye bağırdı, Medusa. Tıslayan yılanları, yakınımda olduğunun kanıtıydı.

Yılanlar, tenime doğru yol alırken santimlere meydan okuyacak kadar yakınımdaydı. Hançerlerin birbirine çarpışmasından anladığım kadarıyla, Poseidon epey meşguldü. Eh, kendimi kurtarmak bana kalmıştı.

"Nora, birazdan yardımına geleceğim. Sakın gözlerini açma."dedi, Poseidon. Ah, çok sağol. Bende, şimdi açmayı düşünüyordum zaten.

"Benden korkuyorsun, değil mi?"diye fısıldadı. Tabi ki korkuyordum.

"Hayır."

"O zaman neden gözlerimin içine bakmıyorsun?"

"Çünkü renginin, çok kötü olduğunu duydum."dedikten sonra kılıcımı göz hizama doğru kaldırdım ve hafiften gözlerimi açtım. Kılıç, gözlerimi koruyordu. Bunu nasıl akıl edememiştim, merak ediyordum. Medusa'nın çığlığı duyulduğunda gülümsedim. Acı doluydu, acaba kendine bakıp ölmüş müydü?

"Gözlerini açabilirsin ışık parçası. Kafasını kestim."dedi, Poseidon.

Ona doğru baktım, tam kalbinin hizasında derin bir yara vardı. Ayakta zor duruyordu, her yeri kana bulanmıştı.

"Se..sen, yaralanmışsın."

"Evet, yaralandığımı biliyorum. Bana üzgün bir şekilde bakmaktansa, çıkışa ilerlememe yardımcı olabilirsin."

Gözlerim, etrafı taradığında bir cinayet yerinin merkezinde olduğumuzu fark ettim. Hızlıca Poseidon'a gidip kolunu, omzuma attım ve yürümeye başladım.

"Başını al."dediğinde ne kadar iğrensem de kılıcımın ucunu, başına yerleştirdim ve ağırlığını umursamadan çıkışa doğru Poseidon ile ilerlemeye başladım.

"Nora,"diye fısıldadı.

"Efendim?"

"Bundan sonrasına tek başına devam etsen iyi olur."dedi ve hiçbir şey söylememe fırsat vermeden, yere yığıldı. Kapıya ulaşmamıza metreler kalmıştı ve nabzı, neredeyse duracak kadar az atıyordu.  


Son Tanrıça|BİTTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin