18.Bölüm:"Kızıl Göz"

54.4K 3.4K 400
                                    

Yakında Medusa'da takımımıza eklenecek. Hepinize iyi okumalar.:)

Ask.fm:standros

-

Poseidon, şaşkın bir şekilde dövmenin olduğu yere bakıyordu. Sorduğum soruya, herhangi bir yanıt verme girişiminde bile bulunmamıştı. Bu yüzden oturduğum yerden doğruldum ve çaprazımda ki aynaya doğru ilerledim. Geceliğimi, göğsümün alt kısmına kadar sıyırdıktan sonra dövmeyi incelemeye başladım. İç içe geçmiş, iki tane halka figürü vardı. Halkanın biri mavi, diğeri ise ruhu anımsatan bir renkteydi. Dövmenin boyutu, fazlasıyla küçüktü fakat benim dikkatimi çeken şey, halkaların iç içe geçip, sonsuzluğu anımsatan bir işaret oluşturmuş olmasıydı.

''Bu ne?''diye sordum, güçlükle. Kafasını, olumsuz anlamda iki yana sallayıp parmaklarıyla, burnunun kemerini sertçe sıktı.

''Bilmiyorum, şimdilik kimseye bahsetmeyelim. Artemis'e bile.''dedi, endişeli bir şekilde.

''Artemis'ten bir şey saklayamam. Bunu, ona söylemem gerekiyor.''

''Nora, ne anlama geldiğini araştıracağım. O zamana kadar kimseye söyleme.''

''Neden?''

''Bir bildiğim var, lütfen.''dedi, bana çok yardımı dokunmuştu. Bu yüzden teklifini kabul ettim.

''İyi dinlendin ışık parçası, banyonu yap ve bir saat içinde dövüş salonunda ol.''

''Banyo yapacağımı da nereden çıkarttın?''dedim, meydan okur gibi.

''Hadi ama, saçlarının halini gördüğünden emin misin? En son, kafana çamur attım diye beni öldürmekle tehdit ediyordun. Topraktan, saçlarının rengi belli olmuyor.''

''Haklısın, nerede banyo yapacağım?''

''Burası Artemis'in tapınağı. Seni, şimdilik idarelik bir odaya aldık fakat asıl odan, koridorun solunda. Odanın içinde banyo da var, işin bitince gelirsin.''dedi ve gitti.

Onun ardından bende çıktım. Meşaleler yardımıyla aydınlatılan koridorun sonunda ki odaya girdim. Diğer evde ki odamın tamamıyla aynısıydı. Kapıyı kilitledikten sonra üzerimde ki geceliği çıkarttım ve banyoya ilerledim. Gördüğüm manzara karşısında fazlasıyla afallamıştım. Banyo, neredeyse odamın büyüklüğündeydi. Tavanı, camdan oluşuyordu. Yıldızlara açılan bir kapı görevi görüyordu. Ortada küçük bir havuz vardı, yanında da deniz kabuklarının içine doldurulmuş özler vardı. Yıldızların ışığı, havuzun kenarında ki safir taşına vuruyordu. Taş, yıldızlardan aldığı ışığı, odanın içine dağıtıyordu.

Suyun içine atladım ve boylu boyunca yüzdüm. Saçlarımda ki toprak ve vücudumda ki kir, havuza atladığım an gitmişti fakat tuhaf bir şekilde, havuz hâlâ tertemizdi. Kaslarım gevşemiş, vücudum normale dönmüştü. Deniz kabuğunun içinde ki şampuanlardan, çiçek kokulu olanı aldım ve saçlarımı güzelce yıkadım. Yeryüzünde ki cennetin, tam ortasındaydım.

-

Askılı bir bluzun altına mini fakat bol bir şort giyinmiştim. Bileğime, tokamı geçirdikten sonra spor ayakkabılarımı da giyinip tapınaktan çıktım. Tapınağın girişinde, onlarca savaşçı nöbet tutuyordu. Dövüş salonu, tapınakların biraz daha ilerisindeydi. Temiz havayı, ciğerlerime çektikten sonra salona doğru ilerlemeye başladım.

''Saçlarını kestirmişsin, tavsiyelerimi dinleyeceğini hiç tahmin etmezdim.''dedi Ares, ne ara yanıma gelmişti bu?

Onu umursamadan yürümeye devam ettim. Ben, hızımı arttırdıkça o da arttırıyordu. Sabretmeyi deniyordum çünkü onunla dövüşebilecek seviyeye gelmemiştim.

Son Tanrıça|BİTTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin