Multimedya Poseidon ve Nora. Hepinize iyi okumalar dilerim.:)Ask.fm:standros
İnstagram:sstandros❄️
Tam kalbimde, bir şeylerin düğümlendiğini hissediyordum. Vücudum, alevlerin ortasında kalmışçasına yanarken soğuk terler, tenimden aşağıya süzülüyordu. Bir şeyler yapmalıydım. Onun ölmesine izin veremezdim. Medusanın kafasının olduğu kılıcı, çıkışa doğru güçlükle fırlattım ve Poseidon'u kaldırmayı denedim. Fazlasıyla kalıplı olduğu için eylemim başarısızlıkla sonuçlandı.
Her geçen saniye daha fazla kan kaybediyordu. Ellerim titremeseydi, daha işe yarar olabilirdim. Bacaklarından tutup, son kuvvetimle çekiştirmeye başladım. Parmaklarım, pantolonunun sert kumaşına baskı uyguladıkça kanayacak duruma geliyordu. Güçlükle kapıdan çıkarttım ve eğilip, nefesini kontrol ettim. Nefes almıyordu, kalbi de atmıyordu. Kapıdan çıktığımız andan itibaren üzerimde ki ağırlık kalkmıştı, Poseidon'un da iyileşmesi gerekirdi.
Tüm dünya üzerime yıkılmış gibiydi ve bende enkazında kalmıştım. Hayır, ölemezdi. Ölmesi gereken kişi bendim, o değildi. Gözyaşlarım, yanaklarımdan aşağıya doğru süzülürken son bir çare olarak Poseidon'un hançeriyle, bileğimi kestim. Tişörtünü yukarıya doğru kaldırdıktan sonra kanımı, yarasının üzerine doğru akıttım. Kanımın, kanına karıştığı yerler hızlı bir şekilde iyileşiyordu. Kulağımı, göğsüne doğru dayadım ve ondan gelebilecek en ufak tepkiye muhtaç bir şekilde dikkatimi verdim.
Hiçbir gelişme yoktu. Hayır, buna izin veremezdim. Böyle bitmemeliydi, benim yüzümden ölmemeliydi. Bacaklarının üzerine oturduktan sonra yüzümü ona doğru yaklaştırdım.
Solgun ve soğuk yüzünü, sıcak ve kanlı avuçlarımın arasına aldım. Çatlamış dudaklarını, parmaklarımla araladım ve beni kurtarabileceği umuduyla iç sesimi dinledim. Poseidon'un aralanan dudaklarının arasına doğru ruhumun parçasını, sıcak bir nefes eşliğinde üfledim. Poseidon'un okyanus mavisi gözleri aniden açıldı ve dudaklarından çıkan sıcak nefes, dudaklarımın üzerine doğru yola çıktı.
"Sen ne yaptın?"diye sordu, şaşkınlıkla. İlk cümlesinin bu olmasını kesinlikle beklemiyordum ama olsun.
"Yapmam gerekeni."dedikten sonra geriye doğru çekilmeye çalıştım. Poseidon'un parmakları, yüzümü kavradı. Beni, kendine doğru sıkı bir şekilde çekince dengemi kaybettim ve tam anlamıyla üzerine yattım.
Birbirleriyle eş zamanlı olarak çarpan kalplerimiz ve hızlı bir şekilde inen kalkan göğüslerimiz bile yanlış bir şeyler olduğunun belirtisiydi. Fakat bir yanlış, hiç bu kadar doğru gelmemişti.
"Neden, beni kurtarmak uğruna kendini tehlikeye attın?"diye sordu, şaşkınlıkla.
"Çünkü sende beni kurtarmak uğruna kendini tehlikeye atmıştın."
Uzun bir süre sustu. Yüzümün her bir santiminde dolaştı, okyanus mavisi gözleri. Bir an bakışlarının altında göğüs kafesimin ezileceğini zannettim. Daha önce hiç kimse bana bu kadar güzel bakmamıştı. Bu düşünceyle vücudum, ilkel bir istekle sızladı. Bir eli, belime doğru yol aldı. Tam belimin kavis kısmında durdu ve beni, kendine daha çok bastırdı. Parmaklarının değdiği noktalarda Zeus'un şimşekleri çakıyordu sanki.
Dudaklarına eski rengi geri gelmişti. Solgun bir kızıldan, kor bir kızıla dönmüştü. Bronz teni, eskisinden çok daha fazla canlıydı.
"Ben yaptım diye yapmak zorunda değildin ama yaptın."
"Yaptım."diye onayladım onu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Tanrıça|BİTTİ
FantasyTanrıça Serisi-1, devamı Buzdan Cehennem'de. Avcı ve element kullanıcıları olmak üzere ikiye ayrılıyorduk. Ben ikisine de dahil olamıyordum çünkü avcıların aksine bir element kullanabiliyordum ; Ruh. Element kullanıcılarına dahil olamayacak kadar h...