26.Bölüm:"Ölüm"

48.8K 3.2K 347
                                    


Merhabalar, güzel okuyucularım. Hepinizin iyi bir hafta geçirmesi dileğiyle.

Ask.fm; standros

İnstagram:sstandros

❄️

Olimpos'un geneline çanlar hâkim olmuştu. Bir döngü halinde durmaksızın çalışıyorlardı. Halk, kutsal tapınaklara sığınmıştı. Savaşçılar, avcılar ve Tanrılar, savunma pozisyonuna geçmiştiler. Fakat ben, burada ki herkesin aksine sadece duruyordum. Tam bahçenin ortasında, hiçbir şey yapmadan duruyordum. Herkes, savaşa hazırlanırken ben, içimde ki savaşı sona erdirmeye çalışıyordum.

Zeus, ne kadar inkâr etse de içimizde bir hain vardı. Artemis, hiçbir zorlama olmadan kaçırılmıştı. Sadece yüce 12'nin girebildiği bir tapınakta olduğuna dair söylentiler vardı. Daha sonra ise hiçbir şekilde görülmemişti. Ondan geriye sadece, kanlar içinde ki mavi elbisesi kalmıştı. İçimizde bir hain vardı ve ben, onu ne pahasına olursa olsun bulacaktım.

Lütfen, diye geçirdim içimden. Lütfen, ona bir şey olmasın.

Poseidon, tam önüme geçti ve bana doğru üzgün bir şekilde baktı. Kolları, titreyen bedenimi sardı ve göğsüne bastırdı. Dünyanın en güzel ritmi olabilecek kapasiteye sahip kalp atışları bile içimi rahatlatmıyordu. Korkuyordum ve güvenebileceğim hiç kimse yoktu.

Karanlık bir evrende ki küçük ışık parçasıydım ve karanlığın içinde git gide boğuluyordum.

''Nora, yapma böyle. Onu bulacağız. Ölseydi hissederdin, birbirinize bağlısınız.''

''Bu, işleri kolay hâle getirmiyor.''

Hades, tam yanımızda bitti ve kolumu sıvazladı. Poseidon'un kin dolu bakışları, Hades'i bulduğunda yüzüne alaycı bir sırıtış yerleşti. Birbirlerinden nefret ettikleri barizdi fakat Hades, bununla eğlenir gibi duruyordu.

''Ah, güzellik. Senin gibilerin üzülmesi yasaklanmalı.''dedikten sonra bir parmağını, yanağımda gezdirdi. Poseidon, dişlerini birbirine geçirdi ve Hades'e doğru tehditkâr bir şekilde baktı.

''Amacın ne? Persephone yetmiyor mu?''diye tısladı, dişlerinin arasından.

''Senin hoşlandığın şeyler, daha çok zevk veriyor.''dedi, gülerek.

Hades'in parmaklarına doğru bir beşlik vurduktan sonra geriye doğru çekildim. Benim düşündüğüm şey ile onların düşündüğü şey arasında binlerce kat fark vardı. Tek umurumda olan, Artemis'in iyi olmasıydı. Birbirleriyle çekişmelerini dinlemek için iyi bir gün değildi.

İkisine de arkamı dönüp, kimsenin olmadığı bir kenara doğru ilerledim. Çimlerin üzerine oturdum ve ihanetin arkasında ki kişinin kim olabileceği hakkında düşünmeye başladım. O kadar ihtimal vardı ki elemek imkânsız gibiydi.

''Hey, Artemis için üzgünüm.''dedi, Nimpha. Kafamı kaldırıp ona doğru baktım, ne ara gelmişlerdi ki?

Kingsley ile birlikte yanımda ki çimenlere çöktüler. İkisi de gerçek bir dostun yapabileceği en güzel şeyi yaparak, bana sarıldılar. Bazı anlarda cümleler yetersiz gelirdi, o an sarılmalar devreye girerdi. Çünkü bir sarılma, binlerce cümleye değerdi.

''Bunu kim yapmış olabilir?''diye sordum, ağlamamak için gözlerimi sıkıca kapatarak.

''O tapınaklara giriş izni olan sadece 12 Olimposlu. Artemis'ten kimse nefret etmez ama senden eden birileri, ona zarar vermek istemiş olabilir.''dedi,Kingsley.

Son Tanrıça|BİTTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin