8.Bölüm:"Kronos"

65.2K 4.1K 869
                                    

Şimdi diyorsunuzdur ki bu kız, günde iki bölüm atacak kadar ne yaşadı? Sizi bekletmek istemedim, boş vaktimde hemencecik yazdım. Hepinizi çokça seviyorum, bu bölüm kafanız karışabilir fakat merak etmeyin, yakında kafa karışıklığınız gidecek.
Hepinize iyi okumalar, bir de yorum yapan herkese çok teşekkür ediyorum. Bir tanesiniz,

Not: Poseidon nasıl, multimedyada var. Hadi görüşlerinizi alayım.:D

-

Huzursuzluk, tüm hücrelerime yerleşmişti. İçimde her saniye şiddetlenen, kötü bir his vardı. Güçlükle yattığım yataktan kalktım ve oturur pozisyona geçtim. Islak saçlarımdan damlayan, su parçacıkları yastığımı ıslatmıştı. Bu gece, bana uyku yok gibiydi. Hâlbuki fazlasıyla yorgundum, bir asır uyumaya yetecek kadar.

Kötü hislerim, gerçekleşmişti. Çünkü tam karşımda, bir ölü ordusu vardı. Soluklardı, kardan bile daha beyazlardı diyebilirdim. Ellerimi çırpıp, önlerine doğru gittim. Onlarca tanımadığım yüz, odamın içindeydi.

"Hoş geldiniz, bende çok sıkılmıştım." dedim gülerek. Hiçbir şey demediler, bana bakmaya devam ettiler. Gözlerini dâhil kırpmıyorlardı, ölü tanımına gerçekten uyuyorlardı.

Genç sayılabilecek bir kadının önünde durdum. Sarı saçları, beyaza daha yakın tonlardaydı. "Sana, Violet diyeceğim. Bu isim, yüzüne yakıştı."dedim ve diğerinin yanına doğru ilerledim. Ölülere, takma isimler takmayı seviyordum.

En son sırada bir ölüye göre fazla canlı olan biri vardı. Siyah saçları, özenli bir şekilde kesilmişti. Griye yakın mavilikte gözleri, kemikli bir yüz hattı vardı. İki metre kadar boyundaydı, nasıl buraya gelebilmişti? Garip olan, enerjisini hissedemiyor olmamdı. Bir ölüye göre çok derin bakıyordu, korkmama sebep olacak kadar.

"Seni öldürmemem için tek bir sebep söyle,"dedim yatağın altında ki hançerimi kavrayıp. Sadece gülümsedi fakat o gülümseme bile korkuyla dolmama yetti.

"Çünkü burada değilim?"dedi tek kaşını kaldırarak.

"Karşımdasın ya işte."

"O kadar emin olma, hadi bana dokunmaya çalış."dedi meydan okurcasına. Hızlı bir şekilde ona doğru ilerledim ve hançeri, omzuna geçirdim. Hiçbir şey olmadı, kan bile akmadı. Hissetmediğine bahse girebilirdim.

"Kimsin?"diye sordum sıkılmış gibi. Yüce Zeus, beni duyuyorsan lütfen hayatıma daha fazla yeni kişi dâhil etme. Yeni yüzleri ve isimleri hatırlamaya çalışırken öleceğim diye korkuyorum.

"Kim olmamı isterdin, küçük sevgilim?"diye sordu. Sesinde, alaycı bir tını vardı.

"Birazdan öldüreceğim insan veya varlık,"

"İşte benim korkusuz Aurora'm,"dedi gülerek. Biraz daha yakınıma doğru gelmeye başladığında kontrolümü kaybettim. Bedenim, bana ait değil gibiydi. Üzerimde binlerce tonluk bir yük varmış gibi hissediyordum, kıpırdayamıyordum.

Güçlükle kuruyan dudaklarımı ıslattım ve konuşmayı denedim. Cümleler, dudaklarımdan dökülemeden parçalandı. Siyah ceketi, beyaz gömleğine tezat bir şekilde parlıyordu. Soluk beyaz bir teni vardı fakat bir ölüye ait olamayacak kadar canlıydıda.

"Ben, senin isteyebileceğin tek kişiyim. Ben, senim. Sende, benimsin."dedi ve ıslak saçımın bir tutamını, parmaklarının arasına aldı. Çok fazla yakınımdaydı, korkudan nefesimi kesecek kadar çok.

Son Tanrıça|BİTTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin