"Alissa, bu adam kafayı sıyırmış! Tamam, bir Tanrı olabilir fakat senin, benim annem olduğunu söylüyor. Kalan aklımı da bunun yüzünden kaybedeceğim."dedim sert bir şekilde. Parmaklarım, saç diplerime baskı uygularken beklenti dolu gözlerim Alissa'yı buldu. Neden suratını asmış, beni izliyordu?"Sıradan bir tanrı değil, Poseidon."dedi alaycı bir şekilde. Onu umursamadan yeniden Alissa'ya döndüm.
"İnkâr et! Bir şeyler söyle, senin annen öldü de."dediğimde kafasını iki yana salladı. Ellerimi, saçlarımın arasından geçirip yere çöktüm.
"Sana inanamıyorum! Be..benden niye sakladın? Ben, yıllar boyunca anne ve babasız olmanın acısını yaşadım."dedikten sonra gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı.
Ne yapacağımı, ne söyleyeceğimi şaşırmış bir hâldeyim. Yıllar boyunca annemi ve babamı düşleyerek uykuya dalmıştım. Benim için bir hayal kadar uzaktaydılar, kendimi böyle alıştırmıştım. Herkes, üzüldüğünde anne ve babasına giderken benim yanımda sadece Alissa vardı. Alissa'yı ne kadar sevsem de hiç tanıyamadığım, hiç göremediğim annemin ve babamın özlemini çekiyordum. Şimdiyse tüm hayallerim, gerçeklikler ile parçalanmıştı.
"Nora, hepsi senin iyiliğin içindi. Bana inanmalısın,"dedi, yanıma oturup. Hiçbir şey söyleyemedim, bana sarılmasına izin verdim. Vermemeliydim, güçsüzlüğümden yararlanmasına izin vermemeliydim.
"Sana anlatacaktım, doğru zamanı bekliyordum."
"Neden annem olduğunu söylemedin, bu kadar zor muydu?"dedim güçlükle.
"Seni saklamak zorundaydım, ben bulunursam sende bulunurdun. Risk alamadım,"
"En azından annem olduğun gerçeğini söyleyebilirdin, neden söylemedin?"
"Nora, insanların dünyasında tehlikedeydik. Sen, özel bir çocuktun kendini geliştirmen için akademiye giriş yaptım. Eğer annen olduğunu söyleseydim kan testi yapıp onaylayacaklardı, benim kanım sıradan bir element kullanıcısının veya avcınınkinden çok daha farklı. Gerçekler anlaşılırdı, bu yüzden sana teyzen olduğumu ve ailenin öldüğünü söylemek zorunda kaldım."
"Sen bir tanrıçasın, bunu yapmak zorunda değildin."
"Bu, sanıldığı kadar basit değil. Peşimizde olan, seni yaratan kişi. Fakat kim olduğuna dair hiçbir fikrim yok. Olimpos'tan kaçırıldıktan sonra hafızam silindi. Bir yılın ardından kendimi, tapınağın önünde buldum. Tanrı ve tanrıçaları, konuşma yapmak için topladığımda Hera, sana hamile olduğumu anladı. Bu, benim için imkansızdı çünkü ben, bekaret yemini etmiş bir tanrıçaydım."dedikten sonra derin bir nefes aldı. Bu yaşananlar, onun için fazla zor olmalıydı.
Geçmişimiz, şimdimizi belirleyendi. Geçmişini unutan kişi, belirsizlikler ile yaşamak zorunda kalırdı. Çok iyi biliyordum ki belirsizlikler, hayatımızı en derinden etkileyenlerdi. Sürüsüyle cevapsız kalan soru, hatırlamaya muhtaç bir zihin. Başıma gelebilecek en kötü şeyler listesini yapsam ilk ona, geçmişimi unutmak girerdi.
"Çok fazla büyü denedim, hiçbir şekilde hatırlayamadım. Antik Büyücülere kadar gittim, tüm uğraşlar boşa çıktı. Tek bildiğim, bir yıl önce kaybolduğumdu. Sana, hamile kaldığımı öğrenince her şey değişti. Bu, bakirelik yemini etmeseydim son zamanlarda düşündüğüm tek şeydi. Karanlık bir dönemden geçiyordum, tek umudum sendin. Bu yüzden sana ışık anlamına gelen Nora adını verdim. Sen doğduktan birkaç ay sonra dünyada değişik olaylar meydana geldi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Tanrıça|BİTTİ
FantasyTanrıça Serisi-1, devamı Buzdan Cehennem'de. Avcı ve element kullanıcıları olmak üzere ikiye ayrılıyorduk. Ben ikisine de dahil olamıyordum çünkü avcıların aksine bir element kullanabiliyordum ; Ruh. Element kullanıcılarına dahil olamayacak kadar h...