Artemis, yarım saati aşkın bir zamandan beri odanın içinde geziniyordu. Elimizden gelebilecek en ufak bir şey bile yoktu. Karar çoktan verilmişti, geriye gitmemiz imkânsızdı. Bu görevi, yerine getirmemiz gerekiyordu fakat içimden bir ses, başarılı olamayacağımı söylüyordu. Tam kalbimin üzerinde, yumruk büyüklüğünde bir his vardı. Sadece birkaç saniyeliğine de olsa tüm dünyanın durmasını istiyordum. Belki zihnimin içinde ki çığlıklar, bir süreliğine fısıltıya dönüşebilirdi.
''Medusa, eskisinden çok daha güçlü. Onunla nasıl baş edeceksin Nora? Bu görev değil ölüme gitmek.''dedi Artemis, sinirli bir şekilde.
''Benim elimden bir şey gelmediğini biliyorsun, ne yapabilirim ki? Karar çoktan verildi.''
''Biliyorum ve kararın değiştirilmeyecek olması, içimde ki kötü hissi meydana çıkartıyor. Seni, doğduğun andan itibaren herkesten korudum. Kendimden bile. Şimdiyse ölüme yolcu ediyorum, bu haksızlık!''diye bağırdı. Buğulanan mavi gözlerinin arasına hüznün parçacıkları serpiştirilmişti.
Ayağa kalktım ve ona doğru ilerleyip, sıkıca sarıldım. Gözlerinden süzülen yaşlar, tenimle buluştuğunda derin bir nefes aldı. Ağlamamak adına kendini sıktığı belliydi, bu hali beni fazlasıyla üzüyordu. ''Yapma.''diye fısıldadım, güçlükle. Biraz daha böyle devam ederse, bende ağlayabilirdim. Sevdiğim kişilerin, karşımda ağlamasına dayanamıyordum.
''Hiçbir şey yapamadan burada oturmak çok zor.''
''Sen, hep benimle olacaksın. Yıldızları unuttun mu yoksa?''diye sorduğumda, yüzüne bir tebessüm yerleşti. Ben küçükken Artemis, yani Alissa bana bir söz vermişti.
Ayda bir kez işleri olduğunu söyleyip beni, tanıdıklarına emanet ediyordu. Onu özlediğimde, gökyüzünden bir yıldız seçmemi ve o gelene kadar, onunla konuşmamı söylerdi. O, her gittiğinde gökyüzünden bir yıldız seçip, gelene kadar onunla konuşuyordum. Gökyüzüne, özlemimi anlatmak fazlasıyla güzel bir yöntemdi.
''Yarın yolculuğa çıkacaksınız. Senin için özel bir şey hazırladım.''dedikten sonra masanın üzerinde ki küçük kutuyu aldı ve bana uzattı. Kutunun içinden bir kolye çıktı. Kolyeyi, avuçlarımın arasına aldım ve incelemeye başladım. Zincirin ucunda ay figürü vardı, hem parlıyor hem de yansıma sağlıyordu.
''Sana, beni hatırlatacak bir şey yaptım. Ayın ışıklarıyla oluşturulan bu kolye, asla parçalanmayacak şekilde ayarlandı. Bu kolye, senin ok ve yayın Nora.''dedi ve kolyeyi aldı. Parmaklarını, kolyenin üzerine kapattığında kolye büyüdü ve ok ile yay haline geldi.
''Sana küçükken okçuluğu öğretmiştim. Yanına hançer de alacaksın ama kötü bir anında, kullanman için hep seni bekleyecek.''
Kolyeyi, boynuma astı ve yanağıma küçük bir öpücük kondurdu. Onun bu halleri, benim içimin burkulmasına sebep oluyordu. Son görüşmemizmiş gibi davranıyordu.
''Seni seviyorum,''dedim, gülümseyerek.
''Bende seni seviyorum küçüğüm.''dedikten sonra yatağa doğru ilerledi ve yanına gelmem için bir işaret yaptı. Artemis'in göğsüne, başımı yaslayıp belki de son kez huzurlu bir uykuya daldım.
-
Saçlarımı sıkı bir şekilde topladıktan sonra hançerimi, kılıfına soktum ve siyah pantolonumun cebine koydum. Artemis'in kolyesi, göğsüme doğru uzanıyordu. Üzerimde ki bordo kazak, kolyenin üzerini kapatıyordu. Son kez aynada ki yansımama baktıktan sonra buruk bir şekilde gülümsedim ve odamdan çıktım. Artemis, şansını son kez denemek için Zeus'la konuşmaya gitmişti fakat hiçbir şeyin değişeceğini zannetmiyordum. Peri masallarında yaşamıyorduk, sonumuz mutlu bitmeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Tanrıça|BİTTİ
FantasyTanrıça Serisi-1, devamı Buzdan Cehennem'de. Avcı ve element kullanıcıları olmak üzere ikiye ayrılıyorduk. Ben ikisine de dahil olamıyordum çünkü avcıların aksine bir element kullanabiliyordum ; Ruh. Element kullanıcılarına dahil olamayacak kadar h...