19.Bölüm:"Medusa"

49.2K 3.2K 171
                                    

Mobilden yazıyorum, parmaklarım çok fazla ağrıyor ondan uzun yazamadım. Kusuruma bakmayın lütfen, iyi okumalar.:)

-

Saniyeler, saatlere meydan okuyacak hızda ilerliyordu. Korkunun tonları, damarlarımda ki kana karışmıştı. Tam önümde, bir cinayet işlenmişti. Çığlık atmak istiyordum, ses tellerimi kanatana kadar. Fakat değil çığlık, bir ses bile çıkmıyordu dudaklarımın arasından. Sanki dikiş atılmıştı dudaklarıma, öylece kilitlenmişti birbirlerine. Kalbimin atış sesi, kulaklarımda yankılanmaya başlamıştı. Ne tür bir oyunun içindeydim?

Kızıl hareleri bile içimde ki korku tohumlarına, su serper nitelikteydi. Böyle bir renkle daha önce karşılaşmadığımdan oldukça emindim.

"Kimsin sen, ne istiyorsun bizden?"dediğimde keskin beyaz dişlerini gösterecek şekilde gülümsedi. Bir iki adım geriye gidip, masaya tutundum.

"Ben kimim?"dedi, sesimi taklit ederek. Elinde ki kanlı hançerle birkaç kez oynadıktan sonra hançeri, üzerime doğru fırlattı. Kanlı bir çığlık, dudaklarımın arasında hayat buldu ve siyah duvarlarda yankılandı. Hançer, tam elimin üzerine isabet etmişti. Masanın üzerinde ki elim, masaya sabitlenmişti. Canımın acısını belli edip, onu sevindirmeye niyetim yoktu. Bu yüzden yanağımın iç kısmını, atamadığım çığlıkların hırsını alırcasına dişledim.

"Asıl sen kimsin de, benimle konuşabilme cesaretini gösteriyorsun?"diye tısladı. Attığı hançeri, elimin üzerinden sertçe çektim ve çıkarttım. Rüyamda ölürsem, gerçekliğe uyanacaktım. Adam, hançeri bana fırlatarak büyük bir iyilik yapmıştı fakat önce, alınması gereken cevaplar vardı.

"Adım Nora, kızıl göz. Az önce öldürdüğün kadınla, geleceğim hakkında konuşuyorduk ve sen, işime engel oldun. Fakat ne var biliyor musun? Ben, yolumda ki engellerden kurtulmayı hobi hâline getirmiş biriyim."dedim, gülümseyerek. Elimde ki hançer olmasaydı, bu denli özgüvene sahip olamazdım.

"Ben, Medusa'nın soyundan ifrit Alexander. Peki, benim yanımda sen kimsin?"diye tısladı. Az önce Medusa'nın soyundan olduğunu söylemişti fakat bu imkânsızdı.

Medusa'nın kafası, Perseus tarafından kesilmiş ve Athena'ya hediye edilmişti. Athena, Medusa'nın kafasını koruyucu kalkanına saklamıştı. Medusa'nın öldürülürken hamile olduğuna dair efsaneler vardı. Hrisaor ve Pegasus'un, Medusa'nın başı kesildiği zaman, damlayan kanının denize düştükleri sırada doğdukları söyleniyordu.

"İmkânsız, Medusa öldü."

"Medusa hakkında ne biliyorsun?"

Pekâlâ, Medusa'yı haklı buluyordum. Sonuçta Poseidon'un Athena ile birlikteyken, Medusa'ya sahip olması hoş değildi. Üzerine tüm suçlu Medusa'ymış gibi, Athena tarafından lanetlenmişti. Athena, Medusa'nın kıskandığı sarı saçlarını, birer yılana çevirmişti. Bununla da yetinmemiş, baktığı herkesin taşa dönmesini sağlayacak bir lanet bahşetmişti. Medusa'ya olan öfkesi ve kini, hâlâ geçmeyince ölmesi için kişiler tutmaya başlamıştı. Perseus, Athena'nın görevini başarıyla tamamlamıştı.

Açıkcası, Poseidon'un başkalarıyla ilişkisi olduğunu biliyordum. Bir sürü çocuğu vardı ve şimdiye kadar seviştiği belki de binlerce kişi olmuştu. Bu, tuhaf bir şekilde içimde ki kıskançlık adı verilen duyguyu ortaya çıkartıyordu. Çok yanlıştı fakat kendimi durduramıyorum.

Hiçbir kalp, atma diyince atmaktan vazgeçmezdi. Bu da, o misaldi işte.

"Çoğu şeyi."diye yanıtladım, kısaca.

"Medusa'nın hiçbir suçu yoktu. Güzelliğinin, kurbanı oldu. Perseus, Medusa'nın kafasını asla Athena'ya vermedi. Argos'ta ki pazar yerine gömdü, bu sadece asılsız bir söylentiden ibaretti. Athena, Medusa'nın adını bile duymak istemediğinden söylentilere asla bir netlik getirmedi. Kronos ve diğerleri, Medusa'ya yeniden hayat verdiler."

"Hayır, bu bir çeşit şaka mı?"dedim, sinirlerim fazlasıyla bozulmuştu. Kanlar içinde kalmış elim, titremeye başlamıştı.

"Bu, gerçekliğin ta kendisi. Korkuyor musun?"diye sordu ve üzerime doğru gelmeye başladı. Sıkıca kavradığım hançeri, ona doğrulttum.

"Korkmalısın, hepiniz korkmalısınız. Medusa ve onun soyundakiler, sizin için geri döndüler. Büyük ihtimalle neden hâlâ burada olduğumu düşünüyorsun değil mi?"

"Çünkü ben Morpheus'un ve Medusa'nın kanında hayat buldum. Öldürdüğüm kadın, boyutlar arasında kaybolmuş biriydi. Aslında onu öldürmek oldukça kolaydı, sürekli vizyon gördüğü için uyku hâlindeydi. Fakat ben, sana ulaşacağı günü bekliyordum. İşte tam bugün, savaşın başlangıcını yaptığımızı diğerlerine söyleyeceksin."

"Bu rüyadan uyandığım an, öleceksin."

"Kötüler ölmez, yeniden doğarlar."

"Az önce Medusa'nın masumluğunu savunuyordun. O da bir geri dönen."

"Medusa'yı kötü yapan, onlardan başkası değil. Beni kötü yapanlarsa, sizlersiniz. Başınıza gelecek her şeyi hak ediyorsunuz. Şimdi, sana attığım hançerle kendini öldürüp, gerçekliğine uyanabilirsin."dedikten sonra kızıl gözlerini, gözlerime dikti.

"Ama unutma Nora, ben bu rüyadan uyandığında ölmüş olmayacağım. Ben, tüm kötülüklerin arasında hayat bulacak ve yeniden doğacağım. Apollon'a, kadının öldüğünü de iletirsin."

Ona son kez tiksintiyle baktım ve hançeri, kalbimin üzerine geçirdim.

Nefes nefese uyandım. Kalbim, vücudumu parçalayacakmış gibi atıyordu. Dudaklarım, birbirine yapışmış ve kurumuşlardı. Tüm renkler, birbirine girmişti. Güçlükle Apollon'a doğru baktım, meraklı bir şekilde bana bakıyordu.

"Medusa, yaşıyor. Çocuklarından biri, rüyaya dâhil oldu ve kâhini öldürdü. Morpheus'ta onlarla. Savaşın başladığını söylediler."dedim, tek bir nefeste.

"O...onu, öldürdüler mi?"diye sordu, oldukça üzgün gözüküyordu.

"Bunu nasıl başarabildiler?"

"Ona kâhinlik yeteneğimi aktarmıştım. Bazı kişilerde, güçler yan etki yapar. Vücutları ve ruhları, güçleri ya kabul etmez ya benimser ya da güçlerin içinde kaybolur. O, kayboldu. Bedeni, toprağa karıştığında bile ruhu, vizyonları görmeye devam etti. Geçmiş ile gelecek arasında ki bir köprüyü düşün, işte oydu. Boyutlar arasında yaşıyordu ve bize, rüyalarımızda ulaşabiliyordu. Sana, benden daha çok şey katacağını düşünerek onu, kabul etmeni istedim. Morpheus, bunun gerçekleşeceğini biliyor olmalıydı."

"Şimdi ne yapacağız?"

"Hiçbir fikrim yok, Medusa gerçekten döndüyse her şey çok daha zorlaşacak."

Bir şeyin, kalbimin üzerinde dolaştığını hissettiğim an çığlık atarak üzerimi çıkarttım. Siyah bir yılan, tam kalbimin attığı yerde duruyordu. Apollon, belinde ki hançerle yılanın kafasını kesti ve ölü yılan, bedenimden aşağıya düştü. Yılanın kanı, kızıl değildi. Yılanın kanı, ölüm kadar siyahtı.

Son Tanrıça|BİTTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin