Neydi bu denli birbirimizden nefret etmemize sebep olacak kadar güçlü etken?
Bir söz, bir cümle veya bir kadın. Uğruna savaşılacak şeyler o kadar fazlaydı ki birlik olabilmek için nedene yer kalmamıştı, koskoca evrende. Birliktelikler, çıkarlara dayatılmıştı. Kişiler, çıkarlarına uygun düştüğü sürece vardı. Bu yüzden kendi ayaklarımızın üzerinde durmayı, başkasına yaslanarak durmaya tercih etmeliydik. Çünkü o yaslandığımız kişi, bulutlar kadar saydamdı. Bize yanıltıcı gelen güzelliğinin arkasında sonsuz bir hiçlik vardı. O kişi, bizi bıraktığında metrelerce yükseklikten düşerdik ve parçalanırdık.
Zeus, ikisini durdurabilecek yetkiye ve güce sahipken hiçbir şey söylememişti. Çünkü Kronos gittikten sonra bile Zeus ile diğerleri arasında ki güç savaşı devam edecekti. Önünde ki engelleri kaldırmak istiyordu fakat bunun dolaylı yoldan yapılması, daha çok işine gelirdi.
Zeus'un gözleri hiddetle parladı. Şimşeğin gür sesi, salonun içinde üst üste yankılandı. Poseidon ve Hades'in ayrılması adına Ares ve Apollon'u görevlendirdi ve beni, yanına çağırdı. Kendimden emin adımlarla yanına ilerledim. Boynunda ki damarı titretecek kadar hızlı atan nabzını görüpte sakin olmasını beklemek saçmalıktı. Verdiğim karardan kısa bir anlığına pişman olmuştum.
Zeus'un mavi gözlerinde, beyaz şimşeklerin gölgesini görebiliyordum. Her an beni öldürebilecekmiş gibi bakıyordu. ''Bunu, bize şimdi mi söylüyorsun? Ölümüne koşar adımlarla ilerlemen, tam bir aptal cesareti.''
''Unuttuğum için beni suçlayamazsın. Sabahtan beri neyi unuttuğumu düşünüyordum, heyecanım tetikleyince hatırladım.''dedim, yapmacık bir gülümsemeyle. Zeus, benim aksime burnundan soluyordu.
Persephone hızlı adımlarla Zeus'un tam arkasına geçti. Siyah saçlarını savurduktan sonra bana doğru tehditkâr bir bakış attı. Ah, o saçlarını taşlı avizeden sallandırmak istiyordum. ''Balomu rezil ettin. Babam seni öldürmezse, benim öldüreceğime emin olabilirsin.''
Dudaklarımın arasından yapma bir kahkaha çıktı. Yanlış bir şey yaptığımın sonradan farkına varmışçasına elimi, ağzıma götürdüm ve kendimi dizginledim. ''Üzgünüm, son zamanlarda bu kadar güzel bir şaka duymamıştım.''
''Nora, ölümüne bir adım daha attın. Hemen, bize ne olduğunu anlatacaksın fakat önce diğerlerini buradan çıkartmamız gerekiyor.''dedi ve iri cüssesiyle birlikte önümden çekildi. Etrafta ki savaşçılara emirler yağdırırken gözlerimi devirmekle yetindim.
Poseidon'la gözlerimiz kısa bir anlığına buluştuğunda içimden bir elektrik akımı yükseldi. Önü, savaşçılar ve Ares tarafından kesilmişti. Aramızda ki kişilere rağmen neden sadece o ve benden ibaretmişiz gibi hissediyordum ki?
''Benim için kendini tehlikeye attın.''dedi, dudaklarını oynatarak. Cevap olarak sadece gülümsemekle yetindim.
Artemis, hemen yanıma geldi ve beni köşede ki bir yere doğru çekti. Harika, bir anne azarı yemediğim kalmıştı. ''Tanrılar aşkına, aklından ne geçiyordu Nora?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Tanrıça|BİTTİ
FantasiTanrıça Serisi-1, devamı Buzdan Cehennem'de. Avcı ve element kullanıcıları olmak üzere ikiye ayrılıyorduk. Ben ikisine de dahil olamıyordum çünkü avcıların aksine bir element kullanabiliyordum ; Ruh. Element kullanıcılarına dahil olamayacak kadar h...