39.Bölüm:"Bütün"

44.5K 2.5K 486
                                    







Adım, Nora Blanc. Olimposlulara göre ise Son Tanrıça.

Yaşananlar, tüm Tanrı ve Tanrıçalar tarafından duyulmuştu. Bazıları yaşananları yıkım olarak görürken bazıları yeniden doğuş olarak yorumluyordu. Beni kabul edenler kadar etmeyenlerde vardı fakat pek sorun teşkil etmiyorlardı. Çünkü Hades'in tahtı çoktan yıkılmıştı, Olimpos'la ilişkisi kopartılmıştı. Tahtlar ve tapınaklar, o kişiyi Olimpos'a bağlardı. Hades'ten geriye ne taht kalmıştı ne de tapınak, aynısı Afrodit içinde geçerliydi. Bu durum, Zeus'un telaşta olmasına sebep oluyordu. Sebebi basitti.

Her bir taht, bir gücü temsil ediyordu. O güç sayesinde Olimpos dengede kalıyordu, diğer türlü düzen bozuluyordu. Hades'in tahtının yerine ben geçmiştim, Afrodit'in yerine kimin geçeceği tartışma konusuydu. Zeus ve diğerleri, kimseye güvenemiyordu. İçlerindeki bile onlara ihanet etmişken, başkasına güvenmek saçmalıktan öteye gidemezdi. Onlara Kingsley'i önermiştim ama Kingsley, bu fikre karşı çıkmıştı. Taht sahibi olmak, sorumluluk anlamına da geliyordu. Kimse böyle bir sorumluluğu almak istemiyordu, güç delileri dışında.

Tüm bu olayların merkezinde olmak, beni oldukça yoruyordu. Bana özel tapınak yapılalı birkaç saat olmuşken, akşama adıma özel olarak yapılan balo saçmalığı çıkmıştı. Hâlbuki tek istediğim, birkaç saatlik uykuydu. Fakat şu an, görevlilerin bana makyaj yapmalarını izliyordum. Yeraltını geri aldığım hâlde sadece Dionysios'u geri getirecek fırsatım olmuştu, asırlardır süren bir yorgunluk vardı sanki üzerimde. Başımdaki kızların fısıldaşmaları ve kahkahalar eşliğinde gülmeleri, düşüncelerimin sesini kısmıştı. Tapınağın girişi hakkında konuşuyordular, gerçi herkesin konuştuğu buydu. Diğerlerinin aksine bana tüm güçleri temsil eden sembolleri koymuştular. Fazlasıyla gösterişli bir tapınaktı ve gereksizdi. Çünkü savaş bitince burada kalmayı düşünmüyordum.

''Tanrıçam, makyajınız bitti. Elbisenizde yardım etmemizi ister misiniz?''diye sordu, Sophie.

Gülümsemeye çalıştım fakat ortaya daha çok ağlayacakmışım gibi bir manzara çıktı.''Teşekkür ederim, çıkabilirsiniz.''

İç geçirerek elbiseye doğru baktım. Artemis'in seçimiydi ve oldukça gösterişliydi. Neden tayt ve salaş bir üstlükle gidemiyordum ki sanki? Üzerimdeki rahat kıyafetlere veda ederek gösterişli elbiseyi giyinmeye çalıştım. Siyah elbisenin yırtmacı, kalçamın birkaç santim aşağısında bitiyordu. Üst kısmı sadece dantellerle işlenmişti, dekoltesi göbeğime kadar V şeklinde uzanıyordu. Elbiseyi üzerime geçirdikten sonra arkadaki ipleri bağlamayı denedim fakat başarısız oldum. Kapı açıldığında ellerimi, göğüslerimin üzerine götürdüm. Poseidon, afallamış bir şekilde karşımda duruyordu. Üzerinde petrol mavisi bir gömlek ve keten bir pantolon vardı.

''Yardıma ihtiyacın var mı diye bakmaya gelmiştim,''dedi bir solukta. Yanaklarımda ki yangına su serpmek yerine, körüklemişti.

''Elbisenin arkasını bağlayamıyorum, yardım edebilir misin?''dedim, güçlükle. Mavi gözlerinin içinde ki ışıltı, tüm odayı aydınlatacak cinstendi. Gülümsedi ve yanıma yaklaştı, arkamı ona doğru döndüm. Elbisenin iplerini eline aldı ve özenle, yavaşça bağladı.  Enseme değen sıcak nefesi, tenimi parçalara ayırıyordu. Hızla inip kalkan göğsü, sırtımda titreşimlere sebep oluyordu. Elbisenin iplerini bıraktığında daha da yakınıma geldi. Bir eli, elbisenin çıplak bıraktığı tenimin üzerinde durdu. Burnunu, boynumun kavisine doğru sürttüğünde gözlerimi kapatıp ona yaslandım.

''Çok güzelsin,''

Parmaklarım, saçlarını bulduğunda kendimi ona daha sıkıca bastırdım. ''Balo başladı, bu durumda olmamız çok yanlış değil mi?''diye sordum gülerek.

Son Tanrıça|BİTTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin