Yavuz oturduğu yerde bakışlarını gökyüzüne çevirdi. Gördüğü parlak bir yıldızla tuttuğu gözyaşları yanaklarından usulca aşağıya indi. Yavuz sadece o demin parlayan yıldıza bakıyordu.
Bugün uzun zamandır hastası olan küçük bir çocuğu kaybetmişti. Melih, her zaman ona eğer ölürse gökyüzündeki en parlak yıldız olacağını söylemişti.
Tekrar patlayan yıldızla ağzından bir hıçkırık kaçtı. Eliyle ağzını kapattı. Şu an hastanenin bahçesinde olsa da sessiz olması gerekiyordu. Sakinleşmek için derin nefesler asla da sakinleşmedi. Eli telefonuna gitti. Rehberde Dinçer'in numarasına tıkladı. Şu an onun sesini duymak istiyordu. Evet haflardır ikisi de birbirinden kaçıyor ama Yavuzun şu an ona ihtiyacı vardı. Dinçer'in ona sakin ol, ben yanındayım demesini duymak istiyordu.
"Sadece kısa bir konuşma"
Arama tuşuna bastı ve telefonu kulağına götürdü. Telefon biraz çaldı ama açan olmadı. Normalde ilk çalışta açardı. Vazgeçip telefonu kapatacaktı ki duyduğu sesle durdu.
"Alo"
Telefonda Dinçer'in boğuk kalın sesi duyuldu.
"Dinçer"
Sesi çok çaresiz çıkmıştı.
"Yavuz"
Dinçer duyduğu sesle yatakta doğruldu. Uyuduğu için kimin aradığına bakmadan açmıştı.
"İyi misin? Ne oldu? Başına bir şey mi geldi?"
Yavuz duyduğu sorularla kaşlarını çattı. Dinçer'in sesi fazla endişeli çıkmıştı.
"Neden birden bunları sordun?"
Bu sefer kaşlarını çatan Dinçer oldu.
"Bu saate arayınca merak ettim"
Yavuz telefonu kulağından uzaklaştırdı ve saate baktı. Saat sabaha karşı dördü geçiyordu. Eliyle alnına vurdu. Saatin bu kadar geç olduğunu düşünmemişti. Kendine içten içe kızmadan edemedi.
"Yavuz, bir şey söyler misin. Beni endişelendiriyorsun."
Aceleyle yataktan çıktı. Dolabına doğru gitti ve kapüşonlusunu çıkardı ve üstüne geçirdi. Yavuz bu saate aramışsa kesin kötü bir şey olmuştur. Arabanın ve evin anahtarını alıp evden çıktı.
"Yavuz, güzelim hadi bir şey söyleye. İyisin değil mi?"
Arabasına doğru giderken duyduğu hıçkırık sesiyle ayakları hareket edemedi.
"Yavuz ağlama lütfen. Hadi bana ne olduğunu söyle "
Sesi çaresiz çıkmıştı. İki haftaya yakındır onunla doğru düzgün konuşmuyordu. Ne zaman onlara gidecekseler hep işi bahane edip gitmiyordu. Şu an gitmediğine çok pişmandı. Kim bilir ne derdi vardı? O yanında değilken kötü bir şey yaşamış olabilirdi. Başı dertte de olabilirdi. Bir sürü ihtimal vardı.
Arabaya bindi ve çalıştırdı.
"Dinçer.... ben çok kötüyüm"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reis | Gay
General FictionÜç arkadaş yeni bir mahalleye taşınırlar. Ama o mahallede beklemedikleri bir şeyler vardı. Dostluk ve en önemlisi aşk gibi