"Bir gün her şey yoluna girerse,
umarım hala hevesim ve isteğim
kalmış olur..."°°°°°°°
Ben ölmek istemiştim.
Ben neredeyse kendimi öldürüyordum.Karşımda belli belirsiz gördüğüm adam olmasa şu an ölmüş olacaktım. Yüzme bilmeyen ben derin sularda yok olup gidecektim.
Utanç duygusu tüm bedenimi ele geçirdi. Böyle bir şeye nasıl kalkışmıştım ki? O adam olmasa atlayacaktım buradan.
O adam.
Saniyeler birbirini kovalarken yaptığım tek şey o adama bakmaktı. Ama baktıkça bir tuhaflık fark ettim.
Ben olayı kavrayamadan zaten kambur duran adam dizlerinin üzerine kapaklandı.
'Burası aynı anda iki ölümü kaldıramayabilir'
Aniden öne atılan bedenimle hızla o adama doğru koştum. Bir terslik vardı.
Zaten yüksek olan nabzımla nefes nefese yanına vardım. "Hey bir sorun mu var? İyi misiniz?"
Öne doğru eğik vücudunu biraz oynatıp kafasını kaldırdı. Artık daha da net görebiliyordum. Hemen hemen benim yaşlarımda gibi duruyordu. "Daha iyi anlarım olmuştu."
Kaşlarımı çattım ve sorunun nerede olduğunu anlamaya çalıştım. Bakışlarım ellerine indiğinde eliyle karnını tuttuğunu gördüm. Sokak lambasının ışığıyla az da olsa görebildiğim şey kandı. "Bu nasıl oldu? Müsaade edin bir bakayım durumuna."
Tıpta ikinci senemi doldurmuştum. Bir iki aya üçüncü döneme başlayacaktım. Elbette çok ciddi bir bilgi birikimine sahip değildim. Ama zaten ilk yardımdan öteye gidebileceğim bir ortam yoktu şu anda.
Gözleri tereddütle yüzümde gezindi. Sonra yavaşça elini çekti yarasından. Sokak lambasının ışığı tam olarak yardımcı olamıyordu görmem konusunda. Bu sırada genç adam daha fazla duramadığı için sırt üstü yere bıraktı kendini. Dikkatle üzerindeki tişörtü sıyırdım. Kandan bir şeyler anlamak zorlaşıyordu. "Nasıl oldu bu? Ne yarası?"
Bir müddet sessiz kaldı. Israrla yüzüne baktığımda sonunda bir şeyler söylemişti. "Kurşun."
Tüylerim diken diken oldu. Tedirginlikle etrafa bakmaya başladım. "Kim? Kim yaptı? Hala buralarda mı?" Sesimden adeta korku akıyordu.
"Hayır merak etme." Havaya kalkan kaşlarımla karşımdaki insanı inceledim. Şu an karşımda kurşun yarası olan biri vardı. O yüzden mantıklı davranmam gerekiyordu. Korkumu bir kenara bırakmalıydım.
Karnındaki kurşun deliğini bulduğumda orayı inceledim. Elimi sırtına doğru getirdim. Arka tarafta bir çıkış izi yoktu. Yani kurşun hala içerde.
Tedirginlikle yutkundum. Benim müdahale edebileceğim bir durum değildi. Hele ortam hiç değildi. "Ambulansı aramalıyız. Kurşun içerde hala. Bir an önce çıkarılması gerekiyor."
"Ara." Zar zor konuşmuştu. Alnı terden parlıyordu. Şu an çok zorlandığını görebiliyordum.
"Telefonum yok. Seninkini verir misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFŞİN |+18|
ChickLitAlt dudağımı ısırınca istemsizce dudaklarım aralandı. Bunu fırsat bilen Pars dilini devreye soktu. Yeni yeni olayı kavrayınca kendime gelip karşılık vermeye başladım. Pars bununla birlikte belimdeki eliyle beni kendine daha da yapıştırdı. Ellerimi...