23. BÖLÜM

365 63 22
                                    

Yorucu geçen bir haftayı arkamda bırakmıştım. Yaklaşan sınavlar yüzünden gece gündüz çalışıyordum ve başka hiçbir şeyle ilgilendiğim söylenemezdi.

O yüzden bugün biraz dinlenmeye karar verdim ama az önce Pars aradı ve madamın bizi evine çağırdığını söyledi. Mecburen gidecektim.

Aynada son kez üzerimi kontrol ettikten sonra evden çıktım. Ne kadar itiraz etsem de Pars yine beni evimden almaya gelmişti. Artık mahçup oluyordum çünkü sanki şoförüm gibi her yere alıp götürüyordu.

İleride park ettiği arabasını görünce hızlı adımlarla yürümeye başladım. Pars camı açıp başını bana çevirdi ve ona doğru gelişimi izledi. Onun bakışları eşliğinde arabaya bindim. "Selam." dedim ne diyeceğimi bilemediğim için.

"Selam. Nasılsın?"

"İyi, sen?"

"İyi ben de." diyerek arabayı çalıştırdı. Sessiz geçen yolculuğun ardından madamın evine gelmiştik. Çantamı alarak arabadan inip bahçeden içeriye girdim. Pars da arkamda beni takip ediyordu.

Burası müstakil evlerin olduğu bir siteydi. Güzel gözüküyordu.
Pars ile madamın evinin kapısına geldiğimizde zile bastım. İçeriden gelen sesler yaklaşınca kapı açıldı ama gördüğüm manzarayla kaşlarım çatıldı.

"Bu bebek de nereden çıktı?" dedi Pars keyifli bir sesle. Ben ise şaşkın bir şekilde bebeğe bakıyordum.
"Ahh bu minik bey yan komşumun oğlu. Kendilerinin çok önemli bir işi çıkınca bana bıraktılar."
Madamın kucağındaki bebek tatlı tatlı gülücükler saçarken Pars uzanıp kucağına aldı. "Ne tatlı bir şeysin sen öyle."

Ben dümdüz ileriye odaklanmış onlara bakmıyordum. "Hoşgeldiniz. Ay çocuklar geçin içeriye."
Eliyle içeriyi gösterip kenara çekildi. Hızla içeriye girdim benim arkamdan da kucağında bebekle Pars girdi.

"Kahvaltı yapmadınız değil mi? Çok güzel şeyler hazırladım."

"Hayır yapmadık." dedim sessizce.

"Harika! Geçin o zaman arka bahçeye oraya hazırladım." Birlikte bahçeye geçtiğimizde çok güzel bir masayla karşılaştık. "Oturun oturun."

Ben bir sandalye çekip oturduğumda Pars da hemen yanımdaki sandalyeye oturdu ve bebeği kucağına yerleştirdi.
"Adı ne?"

Madam da tam karşımıza oturup gülümseyerek Pars'ın sorusunu yanıtladı. "Efe."

Pars bebeğin elini tutup "Memnun oldum Efe. Ben de Aren. Tabii istersen sen de Pars diyebilirsin bana." dedi. Bakışlarını yüzümde hissediyordum ama bırak yana dönmeyi karşıma bile bakamayacak kadar kaskatı kesilmiştim.

Bebekler, küçük çocuklar neredeyse bir yıldır olabildiğince uzak kalmaya çalıştığım konulardı. Şimdi ise tam yanımda bir bebek vardı ve istemsizce aklıma gelenlere engel olamıyordum.

Tam kolumda hissettiğim minik bir dokunuşla irkilip sağıma döndüm.
Kocaman gözler merakla bana bakıyordu. Bir elinin baş parmağı ağzındaydı diğer elini ise koluma koymuştu.

Tatlıydı. Çok tatlıydı.

Her bebek tatlıdır.

Sol elim istemsizce karnıma gittiğinde gözlerim kısıldı. Zar zor yutkundum. "İyi misin? Karnın mı ağrıyor?" diyen Pars'ın gözleri karnımı tutan elimdeydi.
Elimi hızla geri çekip önüme döndüm ve boğazımı temizledim.
Gülümsemeye çalışarak masada gezdirdim bakışlarımı. "İyiyim, bir şey yok."

AFŞİN |+18|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin