"Burayı nasıl buldun?"
Kaldırımda yan yana yürürken sorduğu soruyla başımı ona çevirdim. Arabayı bir köşeye bırakmıştık."Şu ana kadarki açık ara farkla en iyisiydi. Burası olur bence."
"Haklısın ben de çok beğendim."
"O zaman madama da haber verelim gelsin bir an önce baksın. Belki beğenmez." Pars başıyla onayladı beni.
Bugün hava çok güzeldi. Gökyüzündeki kızıllık insanın bakmaktan bıkamayacağı kadar muazzamdı.
Biz de bu güzel havada yürüyüş yapalım demiştik."Balık ekmek sever misin?" diye sordu Pars.
Dudaklarımı büzdüm. "Daha önce yemedim."
"Ciddi misin?" Omzumu silkmekle yetindim.
"O zaman sahilin orada bildiğim bir yer var arada Naz'la gider yeriz, oraya gidelim. Bayılacaksın emin ol."
"Fark etmez, gidelim."
Beş dakikalık yürüme mesafesinde olan dükkana vardığımızda bir masaya geçtik.Garson yanımıza gelip "Ne alırdınız?" diye sorduğunda Pars'a baktım.
"İki balık ekmek. Yarım olsun, yanına da ne istersin?" diye sordu Pars.
"Kola olabilir.""İki de kola olsun o zaman."
Garson siparişleri alıp gidince etrafı incelemeyi bırakıp Pars'a döndüm. "Güzelmiş burası."Gülümseyerek "Balık ekmeği daha da güzeldir." dedi.
"Bakalım."
Kısa sürede gelen balık ekmekleri alıp yemeye başladık. Aldığım ilk ısırığı çiğnerken Pars dikkatle beni inceliyordu.
Ağzımdaki tada odaklandığımda fazlasıyla beğenmiştim.
"Dediğin kadar varmış gerçekten. Sevdim." Pars gururla gülümseyip kendi ekmeğini yemeye başladı.Bir süre susup sadece yedik.
"Ee anlatsana kendini biraz. Afşin nasıl biridir?" diye sorarak sessizliği bozdu.Sorduğu soruyu düşünmeye başladım. Gerçekten Afşin kimdi?
"Bilmem. Sence Afşin nasıl biri?"
diye pası Pars'a attım."Sanırım diyeceğim ilk şey farklı olurdu. Farklısın. Seni gördüğüm ilk andaki Afşin ile şu anki Afşin de farklı. İnsan dahasını merak ediyor istemsizce."
"Merak çok da iyi değildir derler."
Pars bu dediğime güldü.
"Kapalı kutu olmaktan memnunum diyorsun yani?" Gülümsemekle yetindim."Peki buralı mısın?"
"İstanbul." dedim tereddütle.
"Üniversite için mi geldin?""Sayılır." Yani sayılırdı herhalde.
"Sen?" diye sordum."Babam buralı annem Fransız. Ben de işte ortaya karışık." duyduğum şeyle kaşlarımı çattım.
"Fransa'da yaşadın mı hiç?"
Pars gözlerini kısıp ileriye baktı bir süre. "Evet.""Türkiye'ye ne zaman döndün?"
"İki sene oldu." dedi durgunlaşan sesiyle.
"Döndüğün için mutsuz gibisin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFŞİN |+18|
ChickLitAlt dudağımı ısırınca istemsizce dudaklarım aralandı. Bunu fırsat bilen Pars dilini devreye soktu. Yeni yeni olayı kavrayınca kendime gelip karşılık vermeye başladım. Pars bununla birlikte belimdeki eliyle beni kendine daha da yapıştırdı. Ellerimi...