Bugün cumartesiydi. Pars ile birlikte birkaç mekan gezecektik.
Siyah dar pantalonumu giydikten sonra üzerime kısa bir tişört giydim. Saçlarımı tepeden sıkı bir at kuyruğu yapıp üzerime ceketimi geçirdim. Botlarımın bağcıklarını bağlamayıp iki yandan bıraktım. Bağcıkların boyu çok uzun olmadığı için sorun olmuyordu ve bu görüntü hoşuma gidiyordu.Sadece dudak parlatıcısı sürdüğüm dudaklarımla hazırdım.
Pars gideceğimiz mekanların listesini ve adresini mesaj olarak atmıştı. Bugün sadece üç tane mekana bakacaktık. Saat yaklaşınca çıktım evden.İlk mekanın önüne geldiğimde Pars'a bakındım ama ortalıkta görünmüyordu. Belki trafiğe takılmıştır.
Telefonumu alıp Pars'ın numarasına bastım. İlk defa telefonda canlı olarak konuşacaktık. Garip hissettirmişti.
Üçüncü çalışta telefonu açtı.
"Alo Afşin?""Ben geldim sen neredesin?"
"İki dakikaya oradayım. Sen istersen gir içeri."
"Ha yok ya beklerim."
"Peki. Hemen geliyorum."
Telefonu kapatmasından yaklaşık dört beş dakika sonra arabası önümde durdu. Arabayı park ettikten sonra inip benim olduğum yere doğru gelmeye başladı.
O sırada üzerindekileri incelemeye başladım. Simsiyah giyinmişti ve itiraf etmek gerekirse gerçekten iyi gözüküyordu.
Yanıma vardığında güneş gözlüğünü çıkardı yavaşça. Güneşten gözleri cam gibi bir maviye dönüşmüştü. "Girelim mi?"
Başıyla onayladı beni ve arkamızda kalan mekana girdik. Elini belli belirsiz sırtımda hissediyordum."Merhabalar hoşgeldiniz."
Görevli kadının yanımıza gelmesiyle durduk. "Merhabalar Pars ben. Sanırım sizinle konuşmuştuk."Kadın, Pars'ın uzattığı elini cilveli bir şekilde tutup gülümsedi. "Evet öyle Pınar ben memnun oldum."
"Ben de memnun oldum Pınar Hanım."
"Lütfen Pınar deyin sadece."
Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tutmuştum.Pars buna bir cevap vermeden eliyle beni işaret etti. "Afşin." Kısaca beni tanıtmasıyla istediği cevabı alamayan kadın memnuniyetsiz bir şekilde bana döndü. "Hoşgeldiniz." dedi soğuk bir şekilde. Çok umrumdaydı sanki.
Yalnızca başımla onaylamakla yetindim. "Buyurun mekanı gezelim isterseniz." Eliyle ileriyi işaret edip önden yürümeye başladı. Biz de arkasından takip ettik onu. "Fazlasıyla geniş bir alana sahip. Her şeyiyle son derece modern bir yapısı var elbette."
O sıra sıra özelliklerinden bahsederken ben de etrafı inceliyordum. Çok girintili çıkıntılı bir mimarisi vardı. Burayı kafadan elemiştim.
Kadın büyük bir heyecanla tanıtımını yaparken yalnızca Pars'a odaklanmıştı. Bu elbette beni sinirlendirmedi, gülüyordum sadece.
Pars ise kadının ona ilgisini umursamadan mekanı inceliyordu. Belki de fark etmemişti bile bilemiyorum. Ama fark edilmeyecek gibi de değildi. Sırf bu yüzden beni potansiyel tehlike olarak bile görüyor olabilir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFŞİN |+18|
ChickLitAlt dudağımı ısırınca istemsizce dudaklarım aralandı. Bunu fırsat bilen Pars dilini devreye soktu. Yeni yeni olayı kavrayınca kendime gelip karşılık vermeye başladım. Pars bununla birlikte belimdeki eliyle beni kendine daha da yapıştırdı. Ellerimi...