"Afşin!" Adımın seslenilmesiyle elektrik çarpmış gibi hızla gözlerimi resimden çekip ileriden bana doğru gelen Pars'a baktım. Yavaş yavaş geliyordu. Ben de garip bir ruh hali içinde ona doğru yürüdüm. Ortada buluştuğumuzda Pars ilerideki tuvaline bir bakış atıp bana baktı. "Gördün sanırım." diye mırıldandı. Yalnızca başımı salladım.
"Neden beni çizdin ki?" diye sordum gizleyemediğim bir merakla. Pars dudaklarını dişleyip "Bilmem." dedi omuz silkerek.
"Bir bakmışım seni çizmişim."Neden beni çizdiğine bir sebep verememesi miydi beni asıl etkileyen?
"Güzel olmuş." dedim ne diyeceğimi bilemeyerek.
"Evet." dedi sadece."Ne zamandır uyanıksın?" diye sordum konuyu değiştirmek için.
"Bir saat olmuştur herhalde.""Ne yaptın o kadar zaman? Keşke beni de uyandırsaydın."
"Kaldığım yerden devam ettim çizimime. Az önce de telefon çekmeyince dolaştım biraz."
"Peki." deyip sustum ve ellerimi belime attım. "Açsındır değil mi?"
"Biraz." diye yanıtladım."O zaman harika sandviçler almıştım gel hadi."
Birlikte, getirdiği ve gerçekten de lezzetli olan sandviçleri yedik.
"Ne zaman gideriz?""İstersen şimdi gidebiliriz. Bugün boşum o yüzden istersen akşam da gideriz bana fark etmez."
"Kalalım o zaman birkaç saat daha." dedim hemen. Burayı çok sevmiştim. "Nasıl istersen."
Başımı sandalyenin arkasına yaslayıp gökyüzüne baktım. O kadar huzurlu bir yerdi ki burası. Keşke daha önceden buranın varlığını bilseydim. Her seferinde buraya gelir kafa dinlerdim.
"Ne düşünüyorsun?"
"Keşke burayı daha önceden biliyor olsaydım. Harika bir yer." dedim pozisyonumu bozmadan.
"Olsun. İyi tarafından bak. Hala daha burayı bilmiyor olabilirdin."
Güldüm. "Sayende."
Aramızda bir sessizlik oluştuğunda kulaklarıma dolan kuş cıvıltılarını dinledim. Hafif bir rüzgar esiyordu ve saçlarım uçuşuyordu. Umarım çok dolaşmaz.
Başımı yan tarafımdaki Pars'a çevirdim. Gözleri uçuşan saçlarımdaydı. Çok dikkatli bakıyordu.
Bakışlarımı fark ettiğinde gözlerimiz buluştu. "Fazla kızıl." diye fısıldadı.
"Bu kötü bir şey mi?"
"Asla." dedi, sanki bu soruyu sormam saçlarıma hakaretmiş gibi.
Gülüp elimle saçlarıma dokundum. Bakışları oraya kaydığında "Normal bir saç işte." dedim.
"Sen normalden çok uzaksın. Farklısın."
"Bunu daha önce de söylemiştin. Nasıl bir farklılık?"
"Seni ilk kez gördüğüm anlarda da farklıydın. Ama seni tanıdıkça o anki halinden de apayrı olduğunu fark ettim. Seni tanımlamak istesem farklı ve gizemli derim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFŞİN |+18|
ChickLitAlt dudağımı ısırınca istemsizce dudaklarım aralandı. Bunu fırsat bilen Pars dilini devreye soktu. Yeni yeni olayı kavrayınca kendime gelip karşılık vermeye başladım. Pars bununla birlikte belimdeki eliyle beni kendine daha da yapıştırdı. Ellerimi...