"Dünyadaki en güçlü insanlar
kimlerdir diye sorsalar;
Kendi başının çaresine bakmayı
öğrenmiş kadınlardır derim..."°°°°°°°°
"Biriniz burada neler olduğunu açıklayabilir mi artık? Neyi bilmem gerekiyor?" Naz'ın haklı isyanıyla bakışlarımı Alp'ten çektim.
"Naz, Alp'e yaklaşık iki hafta önce Kerem diye birinin parti verdiği gecenin ilerleyen saatlerinde nerede olduğunu ve sabah gözlerini nerede açtığını sorar mısın?" Naz anlamayan gözlerle bir bana bir Alp'e bakıyordu. Alp ise doğrudan bana odaklanmış tetikte bekliyordu. Gerçekleri söylemeye başladığım anda üzerime atlayarak beni etkisiz hale getirecekmiş gibi bir hali vardı.
"Ne alaka?" Alp bakışlarını sonunda benden çekip Naz'a çevirdi. "Bir alakası yok saçmalıyor Afşin, gel gidelim." Ona doğru gidip elinden tuttuğu gibi uzaklaşmaya başladı. Ama buna müsaade etmeyecektim.
"Alp seni aldattı Naz!" Alp'in hızlı adımlarına ayak uydurmaya çalışan Naz olduğu yerde durdu. Onunla birlikte duran Alp hızla bana dönüp işaret parmağını tehdit edercesine sallamaya başladı. "Afşin yeter! Yok öyle bir şey kapat çeneni." Öyle mi der gibi baktım.
"Ne demek istiyorsun Afşin, ne aldatması?" Naz'ın masum çıkan sesi ona karşı üzülmeme sebep oldu. Eğer varlığından haberdar olaydım zaten o gecenin yaşanmasına müsaade etmezdim. Ama önemli olan bu değildi. Alp sevgilisi varken benimle beraber olmuştu.
"Doğruları söylüyorum Naz. Nereden biliyorsun diyeceksin."
Derin bir nefes aldım. "Biliyorum, çünkü maalesef seni benimle aldattı. Benim senin varlığından iki gün önce haberim oldu. O zaman bile sonrasında sevgili olmuşsunuzdur diye aklımın ucundan bile geçmedi bu ihtimal. Ama sen bir aydır birlikteyiz dedin ve bu olay yaklaşık iki hafta önce oldu." Naz'ın git gide solan yüzü içimi acıttı. Dolu gözleriyle Alp'e baktı. "Doğru mu bu?""Değil tabii ki de. Buna inanıyor musun gerçekten? Yalan söylüyor."
İşte bunu beklemiyordum.
"Yalan mı söylüyorum?"
O ise beni takmadan Naz'a bakıyordu. "Neden yalan söylesin Alp? O senin arkadaşın değil mi?""Değil. Bir süredir değil. Kuyruk acısı yüzünden aramızı bozmak istiyor anlamıyor musun?"
"Kuyruk acısı öyle mi? Neyin kuyruk acısı Alp?" Hışımla bana baktı. "Seni reddetmemin intikamını alıyorsun işte." Tıslarcasına konuşması bende bir etki yaratmamıştı. "Sana inanamıyorum."
"Asıl biz sana inanmıyoruz. Bir senedir neredeyse dip dibeydiniz zaten hep. Onca zaman bir şeyler yaşamadınız da neden tam Alp sevgili yapınca birden yaşamış oldunuz?"
Sercan gibi bir aptaldan yine ondan beklenileceği gibi aptalca bir yorum gelmişti. Ama anlaşılan bir tek ben böyle düşünüyordum. Diğer herkes mantıklı bulmuştu. "Sercan haklı bence. Alp'in dibinden hiç ayrılmıyordun. Seninle değil de başkasıyla olduğu için de yediremedin. Çok yazık." Bunu söyleyen kıza baktım. Adını bile hatırlamıyordum ama o belli ki bunca zaman beni izliyormuş. Alaylı bir gülüşe engel olamadım.
Tekrar Naz'a baktığımda gözlerindeki kararsızlığı görmüştüm. "Gerçekten inanıyor musun bunlara?"
"Alp'in bana böyle bir şey yapacağına inanmıyorum."
Başımı yana doğru eğdim. "Ya da inanmak istemiyorsun. " Hiçbir şey demeden bana bakmaya devam etti. Başımı iki yana salladım.
"Buna inanmak istiyorsanız inanın." Omuzlarım silktim.
"Ne haliniz varsa görün. Ben üzerime düşeni yaptım ve sana gerçekleri anlattım. İnanmamak senin tercihin." Başını eğdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFŞİN |+18|
ChickLitAlt dudağımı ısırınca istemsizce dudaklarım aralandı. Bunu fırsat bilen Pars dilini devreye soktu. Yeni yeni olayı kavrayınca kendime gelip karşılık vermeye başladım. Pars bununla birlikte belimdeki eliyle beni kendine daha da yapıştırdı. Ellerimi...