"Gözden her zaman gözyaşı
düşmez azizim,
Bazen de insanlar düşer."°°°°°°°°
O günün üzerinden iki gün geçmişti.
Onunla hiç muhatap olmamıştım. Gördüğümde yolumu değiştirip görmezden geliyordum.Bana bir ilişki istemediğini söyleyen Alp şu iki günde anladığım kadarıyla o kızla sevgiliydi. Elbette sevgilisi olabilirdi. Ama bir ilişki istemediğini söylemesinden hemen iki hafta sonra sevgili yapması çok ironikti. Üzerinde fazla düşünmek istemediğim için şu iki gündür aklımı başka şeylerle meşgul ediyordum. Çok az bir zaman kalan sergim gibi.
Aklımda bu düşüncelerle kafeteryaya doğru yürümeye başladım. Diğer dersime daha vardı o yüzden kafeteryada oturacaktım.
İçeriye girdiğimde önce kendime kahve aldım. Geçen seferki gibi bir olay yaşanmasın diye daha dikkatli yürüyordum. Yanlarından geçtiğim masaların birinde yanında birkaç kişiyle beraber oturan Alp'i gördüm. Umursamadan kendimden emin adımlarla o masanın önünden geçerken içlerinden bir kız bana seslendi. "Afşin." Bu o kızdı. Alp'le birlikte gördüğüm kız.
Dümdüz bir surat ifadesiyle yana dönüp ona baktım. "Evet?" Yüzünde kocaman gülümsemesiyle bana bakıyordu. "Otursana bizimle." diyerek eliyle boş sandalyeyi gösterdi. Havalanan kaşlarımla önce sandalyeye ardından tekrar ona baktım. "Neden?"
"Alp ile yakın olduğunuzu biliyorum. Onun arkadaşlarıyla tanışmak isterim. Zaten çoğunluğuyla tanıştım ama seninle bir türlü fırsat olmadı. Bildiğim kadarıyla çok yakınsınız o yüzden seninle de tanışmak istiyorum."
Yüzümde beliren ufak bir gülümseme ve kısılan gözlerimle Alp'e baktım. Gözlerindeki tedirginliği görebiliyordum. "Evet fazla yakınızdır Alp'le."
"Ne güzel, gel otur hadi." Biraz düşündükten sonra Alp'i daha fazla tedirgin etmek istediğim için oturdum. Düşündüğüm gibi de oldu. Alp yerinde rahatsızca kıpırdandı.
Önüme uzatılan el ile gözlerimi Alp'ten çektim. "Naz ben." Yüzüne bir kaç saniye bakıp uzattığı eli tuttum. "Afşin." gülümseyerek "Biliyorum." dedi. Yapmacık bir gülüşle yetindim.
Eliyle masada oturanları gösterdi. "Bunlar Aslı ve Buket. Yakın arkadaşlarım." Gösterdiği kızlara baktığımda ikisinin de yüzünden benden hoşlanmadıklarını anlamıştım. Onları tanımıyordum bile ne yapıp böyle hissetmelerine sebep olmuştum? Açıkçası umrumda bile değillerdi. Yüzümdeki sahte gülüşü de silip kafamı salladım onlara. Onlar da aynı şekilde karşılık verdiler.
Naz masada geri kalanları gösterdiğinde fark ettiğim Sercan ile kalkıp gitmek istemiştim. "Sercanla tanışıyorsunuzdur zaten."
Sercan bana doğru itici bir şekilde gülümseyince gözlerimi devirmekten çekinmedim. Yanında oturana baktığımda tanımadığım biriydi. O da bana bakıyordu. "Bu da kuzenim Aren Pars. Ama biz çoğunlukla Aren diye hitap ediyoruz."
"Pars'ı tercih ederdim." Ona bakarak söylediğim cümle üzerine ufak bir tebessüm oluştu yüzünde.
"Pars diyebilirsin."Başımla onaylayıp önüme döndüm ve masaya bıraktığım kahvemden bir yudum aldım.
"Ee Afşin nasılsın?" Sercan'a bakma gereği bile duymadan "Seni gördüm daha kötü oldum." dedim.
Masadaki insanlar bu tepkime şaşkınlıkla bakınca Sercan olaya el attı. "Biz de böyle anlaşıyoruz işte gençler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFŞİN |+18|
ChickLitAlt dudağımı ısırınca istemsizce dudaklarım aralandı. Bunu fırsat bilen Pars dilini devreye soktu. Yeni yeni olayı kavrayınca kendime gelip karşılık vermeye başladım. Pars bununla birlikte belimdeki eliyle beni kendine daha da yapıştırdı. Ellerimi...