22. BÖLÜM

378 66 6
                                    


"Ne yaptığını sanıyorsun be sen!"
diye çıkışıp omzumdaki kolunu ittirdim hızla.

Alp telaşla kapıyı tutup "Neyse görüşürüz git sen." dedi Pars'a.
Pars olanları anlamadığı için hala çok şaşkın dıruyordu. Haklıydı.
"Pardon sen kimi nereden kovuyorsun?" Kapıyı tutan elini kapıdan uzaklaştırıp Pars'a "Pars içeri gir sen." dedim.

Boş boş yüzüme bakınca kolundan tutup içeriye çektim. Sonra yanımda dikilen Alp'e dönüp sırtından ittirerek evden çıkarmaya çalıştım. "Burada gitmesi gereken biri varsa o da sensin. Bir daha da kapıma dayanırsan mahvederim seni duydun mu?" Onu kapının dışına çıkarınca kapıyı yüzüne kapatacakken eliyle engel oldu.

"Tamam Afşin gideceğim. Üstümü getirir misin?"

Alaylı bir şekilde gülüp "Sahi sen neden üzerini çıkardın ki? Çok mu sıcakladın?" dedim. Hiçbir şey demeden yüzüme baktı.

"Eh madem sıcakladın gez böyle iyi olur ferahlarsın." deyip beklemeden kapıyı suratına kapattım. Alp kapıya vurup açmamı söylerken onu umursamayıp Pars'a döndüm.
"Ayakta kaldın gel içeri."

Pars üzerinden atamadığı şaşkınlıkla bir kapıya bir bana bakıyordu. "Az önce neler oldu? Neye şahit oldum ben?"

"Of boşver Alp aptalı işte." dedim salona geçerken. O da arkamdan beni takip ederken koltukta Alp'in tişörtünü görüp iki parmağımın ucuyla alıp mutfaktaki çöpe attım.
Tekrar salona geçtiğimde Pars'ın bakışlarını umursamadan "Aç mısın?" diye sordum.

Havalanan kaşlarıyla "Biraz?" dedi.
"Güzel. O zaman kahvaltı hazırlıyorum ikimize, yeriz."

"Ben de yardım edeyim." O da benimle beraber mutfağa geldiğinde "Bu arada ne için gelmiştin?" diye sordum merakla.

Pars elini arka cebine atıp telefonumu çıkardı ve bana uzattı. "Arabamda düşürmüşsün."
Uzanıp telefonumu aldım ve masaya bıraktım. "Çok sağ ol."

Bir süre etrafa bakınıp düşündüm.
"Evet ne istersin?"

"Bana fark etmez."
Dudaklarımı büzüp düşünürken Pars'ın odağının oraya kaydığını görüp hemen dudaklarımı düz hale getirdim. "Omlet sever misin?" diye sordum hızla.

Pars birkaç kere boğazını temizleyip "Severim." dedi.
Buzdolabını açıp içinden üç tane yumurta çıkardım ve bir kaseye kırıp çırpmaya başladım.
"Ben ne yapayım?"

"Kahvaltılıkları çıkarabilirsin."

O buzdolabından kahvaltılıkları çıkarırken ben de tavaya yağ koyup yumurtayı içine döktüm. Pars yanıma gelip salatalık ve domatesleri yıkamaya başladı.
Kolu koluma değerken ikimiz de bundan pek şikayetçi değildik.

Omlet olduğunda onu ocaktan alıp bir tabağa koydum ve ikiye böldüm.
Geri kalanları da hallettiğimizde masaya oturduk ve yemeye başladık. "Omlet çok güzel olmuş eline sağlık."

"Afiyet olsun." dedim gülümseyerek.

Sessizce kahvaltı yaparken Pars'ın bir şey söylemek istediğini ama kendini tuttuğunu fark ettim.
"Söyle." dedim.

Sesimi duyunca hızla başını kaldırıp bana baktı. "Şey.."

"Dinliyorum Pars."

Derin bir nefes alıp "Şu Alp meselesine takıldım biraz. Bu böyle olmaz baksana iki de bir kapına dayanıyor." dedi tek solukta sinirli bir şekilde.

AFŞİN |+18|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin