Aşk benim için hiçbir zaman net bir kavram olmamıştı. Aşkı tanımla deseler tanımlayamazdım çünkü bilmiyorum.
Evet daha önceden ilişkilerim olmuştu. Bir yere kadar hislerim vardı ama hep bir sınırı olurdu. Belki istemediğimden, belki korktuğumdan belki de yapamadığımdan insanlara bağlanamamıştım.
Bu hayatta beni gerçekten sevdiğini hissettiğim birileri olmamıştı. İnsanı ailesi bile sevmezse bir başkası nasıl sever diye düşündüm. Belki de bu yüzden beni seven birileri olmuşsa bile hep görmezden geldim. İnanmadım çünkü, inanamadım.
Şimdiyse şu yaşımda hiç hissetmediğim şeyler hissetmiştim bir an. Bozguna uğramıştım.
Bu ruh halinden çıkmak için lavaboda yüzüme olabildiğince su çarptım. Aynadan kendime baktığımda gördüğüm gözler odağını şaşırmış gibiydi.
Lavabonun üzerindeki çantamı alıp daha fazla oyalanmadan çıktım ve bizimkilerin yanına gittim.
Pars ile birbirimize bir nevi kitlendiğimiz andan Ufuk'un gelmesiyle çıkmıştık. Mekanda çok fazla insan kalmamıştı. Bir tek biz ve Pars'ın iki tane samimi arkadaşı vardı.
Onların yanına geldiğimde Pars'ın bakışlarını üzerimde hissederek yerime geçtim. Ona dönüp bakmamak için kendimi zor tutuyordum.
"O zaman yarın akşam yedi gibi diyelim mi?" Adının Kerem olduğunu hatırladığım esmer çocuğun konuşmasıyla Ufuk "Diyelim diyelim." dedi.
Ben neyden bahsettiklerini bilmediğim için sessiz kalmayı tercih ettim. Masadaki herkes onay verince bakışlar bana döndü.
"Yarın akşam Kerem ve Sinem'in evinde toplanacağız. Sen de gelebilir misin işin yoksa?"
Naz'ın olayı açıklamasıyla düşündüm. Açıkçası çok istediğim söylenemez ama çıkıntılık yapmak istemiyordum."Olur gelirim."
"Güzel." dedi ellerini birbirine vurarak.
Ortamda yine koyu bir muhabbet oluştuğunda arkama yaslanıp dinlemeye başladım. İstemsizce esnerken bir yandan da gözlerimi ovuşturdum. "Uykun mu var?" Sağ tarafımda hissettiğim nefes sesiyle aniden sağıma döndüm. Pars dikkatle beni inceliyordu. "Biraz."
"Saat geç olmuş zaten gel bırakayım seni evine." Kolundaki saate baktıktan sonra ayaklanacaktı ki kolundan tuttum.
"Olur mu öyle şey? Senin doğum günü kutlaman. Kalkıp da beni mi evime bırakacaksın?""Gençler her şey için çok teşekkür ederim. Bugün burada bitsin yarın görüşürüz. Biz gidiyoruz." Aniden elimden tutup kaldırmasıyla neye uğradığımı şaşırıp ona ayak uydurmaya çalıştım.
Diğerlerini arkamızda bırakıp çıkışa doğru yürüyorduk. Elini elimden çekmemişti ve beni kendisi yönlendiriyordu. Dışarı çıktığımızda arabasının olduğu yere kadar da elimi bırakmamıştı.
Arabasının yanına geldiğimizde elimi yavaşça bırakıp belime yerleştirdi. Diğer eliyle kapıyı açıp belimden yönlendirerek koltuğa oturmama yardımcı oldu.
Tüm bunlar olurken hiçbir şey diyemiyordum ve sadece ona ayak uyduruyordum. Benim oturmamla kapımı kapatıp kendi tarafına geçti. Kemerini bağlarken "Ayıp oldu sanki bir anda kalkıp gittik resmen. Dursaydık keşke." dedim kısık bir sesle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFŞİN |+18|
Genç Kız EdebiyatıAlt dudağımı ısırınca istemsizce dudaklarım aralandı. Bunu fırsat bilen Pars dilini devreye soktu. Yeni yeni olayı kavrayınca kendime gelip karşılık vermeye başladım. Pars bununla birlikte belimdeki eliyle beni kendine daha da yapıştırdı. Ellerimi...