Koştura koştura kampüsün içine girdim. Sabah alarmı duymadığım için maalesef ilk derse geç kalmıştım. Bugün yalnızca iki ders var, en azından ikincisine yetişmek istiyorum.Ben alelacele yürürken karşıdan koşturarak gelen Naz'ı gördüm. Tam ayağı takılıp düşecekken tutmak için ona doğru atıldım ama son anda dengesini koruyabildi.
"Dikkat et." Naz sesimi duyunca başını kaldırdı ve bana baktı. Göz göze geldiğimizde dağılmış ifadesi kaşlarımın havaya kalkmasına sebep oldu. "Sen iyi misin?"Naz ağlamaklı bir ifadeyle burnunu çekti. "Pars.." dedi. "Ne oldu Pars'a?" dedim şüpheli bir sesle.
"Pars kaza yapmış." kesik kesik konuşmuştu.
Duyduğum şeyle bir anda kalbim tekledi. "Ne demek kaza yapmış? İyi mi? Durumu nasıl?" Art arda gelen sorulara Naz derin bir nefes aldı. "Bilmiyorum. Babam aradı hastaneye gel dedi." Dokunsalar ağlayacak gibi duruyordu ve bu beni de korkutuyordu. "Tamam gidelim hastaneye." Zaten ilk dersi kaçırmışım ve böyle bir durumda diğer derse de giremem. "Sen de mi geliyorsun?"
"Evet." dedim ve birlikte bir taksi çevirip hastaneye gittik. Taksiden indiğimizde hızla Naz'ın babasının söylediği yere çıktık. Naz ileride gördüğü bir adama doğru koşmaya başladı. Sanırım babasıydı.
Ben de arkasından takip ettim onu.
"Baba nasıl durumu Pars'ın?" Ben de merakla adamın ağzından çıkacak kelimelere odaklandım."Bilmiyorum kızım henüz bir şey söylemiyorlar. Ama merak etme çok ciddi bir durumu yok. Üzülme."
Babası kızını teselli ederken ben de rahat bir nefes alıp duvarın oradaki oturaklara oturdum. Kaskatı kesilen uvuzlarım gevşemişti. "Bu arada baba sana bahsettiğimiz Afşin. Ben buraya gelirken karşılaştık. Durumu öğrenince o da gelmek istedi. Afşin bu da babam Cahit." Tekrar ayağa kalkıp elimi uzattım. "Merhaba kızım. Senden çok bahsettiler. Bu şekilde tanışmak istemezdim.""Ben de öyle Cahit bey. Geçmiş olsun."
"Sağ ol. Zahmet edip buralara kadar gelmişsin."
"Tabii ki geleceğim. Sonuçta Pars-" dudaklarımı ıslatıp devam ettim. "Pars ile bir tanışıklığımız var."
Naz bir anda gülünce ona döndüm. Eliyle ağzını kapatıp kendini durdurmaya çalıştı. Ona hafif bir sinirle bakıp tekrar yerime oturdum ve Pars'ı beklemeye başladık.
^^
"Niye dikkat etmiyorsun oğlum, ya sana bir şey olsaydı?" Pars sonunda odaya alınmıştı. Doktorun dediğine göre ciddi bir durum yoktu. Yalnızca bacağı arabada sıkıştığı için kırılmıştı. Alnında bir yarık vardı ve dikiş atılmıştı. Onun dışında çürük ve eziklerden başka bir şey yoktu. "Amca benlik bir durum değil ki."
"Yok yok bence sen araba kullanma artık. Bu ikinci oldu. Üçüncüde Allah kerim." Pars daha önce de mi araba kazası yaşamıştı?
"Bu bacakla uzun bir süre kullanamayacağım zaten rahat olabilirsin." dedi Pars kırık bacağını hafifçe oynatarak.
Herkes bunun üzerine sustuğunda Pars odaya girdiğimizden beri geçmiş olsun dışında başka bir şey demeyen bana bakmaya başladı.
Konuşmadan ben de bakışlarına karşılık verdim ve en sonunda gülümsedim. O da gülümsedi."Ağrın yok değil mi?" diye sordum en sonunda.
"Hayır yok şu an gayet iyiyim. Hatta biraz fazla iyiyim."
"Sargılar ve alçılar içinde hastane yatağında yatarken böyle söyleyince pek inanasım gelmedi be kuzen." dedi Naz ve gülmeye başladı. Onunla beraber biz de güldük.
"Ha bu arada akşama doğru taburcu olabilirmişsin ama 24 saat uyumasın dedi doktor." dedi Pars'ın amcası.
Pars yüzünü buruşturup abartılı bir şekilde "Yapma." dedi.
Naz gülerek bana dönüp "Uykuya çok düşkündür." diye bilgilendirdi beni. Gülüp Pars'a baktım."Amca ben şimdi 24 saat uyumadan nasıl durayım Allah aşkına?" Pars'ın küçük çocuk gibi mızmızlanmasına hem şaşırıp hem güldüm. Pars'ın bu hallerine ilk defa şahit oluyordum. Tatlıydı.
"Kuzen onu bana bırak sen."
"Ne yapacaksın?"
Naz gülüp "Var aklımda bir şeyler." dedi. Hepimiz merakla ona bakınca
"Sen, ben, Afşin, hatta belki Ufuk.." dedi sonda gözlerini devirerek isteksiz bir şekilde. Ama içten içe deli gibi onu görmek istediğini hissetmiştim. "Birlikte senin evinde yirmi dört saat boyunca seni eğlendireceğiz. Film olur, dizi olur, yemek yapmak ve yemek yemek olur, çeşitli oyunlar oynamak olur kısaca hepsi olur. Bir sürü şey yapacağız ve ne sen ne de biz uyuyacağız.""Benim yüzümden bunu yapmanıza gerek yok Naz. Ufuk ve Afşin'i de sürükleme peşinde."
"Benim için sıkıntı değil. Yirmi dört saatten daha uzun süre ayakta kaldığım çok oldu, alışığım. Ufuk desen ona eğlence olsun yeter."
diye açıklama yaptım. Dediklerim yalan değildi.Pars kararsız bir şekilde yüzüme baktığında "Düşünecek bir şey yok." dedim hemen.
Pars gülüp "Peki o zaman. Öyle diyorsan öyle olsun." dedi.
Bakalım bu yirmi dört saat nasıl geçecek ve neler olacak?
°°°°°°°°
Herkese merhabaaaaa
Kusura bakmayın dün bölüm atamadım bu bölüm de çok uzun değil ama şu bir iki gündür baya yoğun geçiyor benim için.
Sürekli bir koşuşturmaca.
O yüzden dün atamadım AFŞİN'e.
Bir tek SICAK ŞARAP'a atabildim çünkü onun zaten ilk dört bölümünü en başta yazmıştım.Neyseeee daha fazla uzatmadan iyi okumalar diyeyim.
Umarım beğenirsiniz yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum
🤍🤍🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFŞİN |+18|
ChickLitAlt dudağımı ısırınca istemsizce dudaklarım aralandı. Bunu fırsat bilen Pars dilini devreye soktu. Yeni yeni olayı kavrayınca kendime gelip karşılık vermeye başladım. Pars bununla birlikte belimdeki eliyle beni kendine daha da yapıştırdı. Ellerimi...