NAZ&UFUK
Yılbaşı gecesi olaylı anlardan sonra çok durağan geçiyordu. Afşin gördüğü tablodan sonra alelacele evine gitmiş diğerlerinin sorularını geçiştirmişti. Geriye kalan üçlü kendi aralarında sıkıcı anlardan sıyrılmak için sohbet ediyordu.
Her şey bir yana Naz içten içe boğuluyormuş gibi hissediyordu ve içi çıkana kadar ağlamak istiyordu.
Kimseye belli etmemeye çalıştığı ruh haliyle öylece oturduğu koltukta Pars ve Ufuk'un arasında geçen muhabbeti dinliyor arada yorumda bulunuyor sonra ise derin bir sessizliğe gömülüyordu.Diğer yandan ne kadar saklamaya çalışsa da ne kadar kötü bir durumda olduğunu Pars ve Ufuk ikilisi farkındaydı ama ellerinden bir şey gelmiyordu. Tam o sırada Pars'a gelen telefonla Pars içeri geçti ve arayan madam ile konuşmaya başladı. Madam onu yanına çağırdığında ise tereddütte kalmıştı ama madam önemli bir konu olduğunu söyleyince mecburen kabul etti.
Salona geri geçtiğinde Ufuk ve Naz'a gitmesi gerektiğini ama hemen döneceğini söyledi. Diğerleri onu onayladılar yalnızca.
Pars gittikten sonra iyice sessizleşen ortam Naz'ı daha da boğdu. En sonunda dayanamayarak ayağa kalktı. "Ayhh bunaldım çıkıp sahile inelim biraz." dedi.
Ufuk ise bu çıkışı beklemediği için şaşırdı ama ardından memnuniyetle kabul etti. İkili evden çıkıp birlikte sahile indiler. Yılbaşı olduğu için kalabalık vardı o yüzden kendilerine sessiz sakin bir yer aradılar uzunca bir süre. En sonunda kayalıkların olduğu bir yer bulunca hızla oraya oturdular.
Yanlarına aldıkları içecekleri açıp içmeye başladılar. "Nasıl hissediyorsun?""Bilmem. Hangisi olsa daha iyi olurdu diye düşünüyorum aslında. Alp ile gerçek bir ilişkimiz olsaydı da yine de beni aldatsa mıydı yoksa en baştan kandırdığı için gerçek olmayan bir ilişki içindeyken mi aldatsaydı beni? Hangisi daha kötü bilemiyorum..." dedi ve biraz soluklandı, birasından büyük bir yudum alıp devam etti.
"Ama benim için gerçekti her şey Ufuk. Nereden bilebilirdim ki gerçek olmadığını zaten? Güvendim, inandım, sev-dim..."
Ufuk içindeki bu garip hislerle göğsü sıkışıyormuş gibi hissetti. Bu his nefes alışını bile zorlaştırmıştı."Önce aldatıldığımı öğrendim. Sonra aldatıldığım ilişkide beni aldatanın aslında benimle çıkarları için yakınlaştığını öğrendim. Şok üstüne şok." dedi ve deli gibi gülmeye başladı. Bir yandan gözlerinden akan yaşları umursamadan gülmeye devam etti.
Ufuk karşısındaki manzaraya baktıkça içindeki öfkeyi kontrol altında tutmaya zorlanıyordu. Tam şu an kalkıp Alp'i bularak ölesiye dövmek istiyordu. Bu masum kızın dağılmış halinin hesabını sormak istiyordu. Halbuki bu kadar kavga sevdalısı biri olmamıştı hiçbir zaman. Ama şu an kendine zor hakim oluyordu. "Onu hala seviyor musun?" diye sordu korka korka. Cevap evet olursa ne yapacaktı?
Naz gelen soruyla birlikte gözlerini sımsıkı yumdu. "Seni aldatan bir insanı ne kadar daha sevmeye devam edebilirsin ki? Hele ki bu Alp gibi bir insansa. Şu an ondan iğreniyorum ama... Sevdim ben onu. Sevmiştim. Şimdi sevmesem bile sevmiştim işte... Anlıyor musun?" Ufuk birasını kafasına dikip bir yorumda bulunmadı. Ona göre Alp piçi hiçbir koşulda zaman diliminde sevilecek biri değildi.
Birini seveceksen sevdiğin insanda iyi bir şeyler bulabilmen gerekir yoksa nasıl sevebilirsin ki? Aksi halde bu sevmek olmaz bence. Öyle zannedersin ama değildir. Çünkü sevmek güzel bir şeydir ve güzel olmayan insanlar sevilmez. Alp çok çirkin biri. İçi çok çirkin. Dışı iyi olabilir ama zaten bir insanın görüntüsü için de sevemezsin o da hayranlık ya da bir beğeni olur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFŞİN |+18|
ChickLitAlt dudağımı ısırınca istemsizce dudaklarım aralandı. Bunu fırsat bilen Pars dilini devreye soktu. Yeni yeni olayı kavrayınca kendime gelip karşılık vermeye başladım. Pars bununla birlikte belimdeki eliyle beni kendine daha da yapıştırdı. Ellerimi...