"Afşin!"
Biri adımı seslenince sesin geldiği yere baktım. Yiğit yanıma geliyordu. "Merhaba."Elimdeki kalemi kitabın arasına koyup ona odaklandım. "Merhaba."
Çekingen bir şekilde gülümseyip "Ne zamandır görmüyordum seni selam vermek istedim." dedi."İyi yaptın. Otur istersen." dedim ve elimle sandalyeyi işaret ettim.
"Rahatsız etmeyeyim seni.""Yok, otur." Yiğit sandalyeyi çekip karşıma oturdu. "Nasılsın?"
Arkama yaslanıp cevap verdim. "İyiyim sen?""Ben de iyiyim."
Gözleri devamlı olarak masada dolaşıyordu. Nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum çünkü ona umut vermek istemem. Bana karşı bir şeyler hissettiği çok belliydi. Belki beğeni belki de basit bir hoşlantıydı ve ben daha ileriye gitmesini istemezdim."Tıp okuyordun değil mi?"
"Evet. Sen ne okuyordun?"
Daha önce söylemiş miydi hatırlamıyordum.Gözleri gözlerime çıktı. "Yazılım mühendisliği okuyorum."
"Güzel bölüm."
"Öyle. Hayalimdi."
Kitabın arasındaki kalemi alıp elimde çevirmeye başladım. "Senin adına sevindim."
Bir süre ikimiz de konuşmadık.
"Ee yine sahne alacak mısın?""Şu an için öyle bir şey yok. Çok düzenli çıkmıyordum zaten."
"Anladım. Tekrar dinlemek isterim seni."
"Haber veririm sana." dediğimde bir anda gülümsedi. Heyecanla oturduğu yerde kıpırdandı. Duygularını kesinlikle saklayamıyordu.
"Çok sevinirim."Dudağımın içini kemirip önüme baktım. Biraz gerilmiştim ama ona belli etmedim. "Afşin." İsmim güzel bir ses tarafından söylendiğinde merakla etrafa bakındım. Pars ve Naz'ı bana doğru gelirken gördüm.
Bakışlarım anlık Yiğit'e kaydığında onun da Pars ve Naz'a baktığını gördüm.Yanımıza geldiklerinde Pars önce Yiğit'e bakıp bana döndü. "Selam." dedi coşkulu bir sesle Naz.
"Selam?"
"Oturabilir miyiz?" Naz'ı başımla onayladım. İki yanıma oturduklarında Yiğit ile tanıştırdım onları. "Merhaba. Memnun oldum."
dedi Naz, Pars ise başını sallamakla yetindi."Ben de." dedi Yiğit ve sonra bana baktı. Ona gülümsedim hafifçe.
"Pars seni arayacaktı. Ben de onun yerine onu buraya getirdim. Kendimi de böylelikle bıraktırmış oldum." dedi Naz gülümseyerek.Kaşlarım merakla havalandı ve Pars'a döndüm. "Ne için arayacaktın?"
Pars gülümseyip "Bakmamız gereken birkaç yer var da. Hafta içi açık oluyormuş ondan işin yoksa gidelim diyecektim." dedi.
"Olur gideriz dersim bitti benim."
"Tamamdır. Kalkarız birazdan..."
Bir anda kaşları havaya kalktı ve beni inceledi. "Bu arada daha iyisin değil mi?" dedi.Gülümsedim. "İyiyim ya çorba iyi geldi baya."
Yüzünde yaramaz bir gülüş oluştu.
"Ne zaman ihtiyacın olursa."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFŞİN |+18|
ChickLitAlt dudağımı ısırınca istemsizce dudaklarım aralandı. Bunu fırsat bilen Pars dilini devreye soktu. Yeni yeni olayı kavrayınca kendime gelip karşılık vermeye başladım. Pars bununla birlikte belimdeki eliyle beni kendine daha da yapıştırdı. Ellerimi...