7

961 70 52
                                    

Yedinci bölüm

Özgürlük; düşlerde değil, kendi kendimize yükselttiğimiz çitlerin ardındadır. -G.Berkeley

İyi okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İyi okumalar.

°°°•••°°°

Acı. Bedenimde ve ruhumda en derinlerimde onu hissedebiliyordum, acı her yerimdeydi. Kanayan alnım ya da patlamış dudağımdaydı, savrulmuş benliğimdeydi.

Ben bu soğuk Ekim gecesi, acıyı canım yana yana kabullenmiştim ve ben bu gece, bir kez daha onun yaptıklarına göz yummuştum.

Saç diplerimden çekerek beşinci defa batırdı kafamı suya, göğüs kafesim yanıyordu. Önceki dört seferde yaptığım gibi çırpınmadım bu kez, masanın kenarlarına tutunup kendimi sıktım. Ölmek üzere olduğumu anlayınca saçıma yapışarak beni kendine çekti. Sırtım göğsüne değerken nefes almaya çalıştım, yaşamak istiyordum. 

Burnum ve genzim yanıyor, göğüs kafesim sızlıyordu. Ama hiçbir acı, beni bu adama karşı çaresiz kalmak kadar canımı yakmıyordu.

"Söyle bakalım, küçük kızım. Hala benden nefret ediyor musun?" diye sordu ve cevabımı duymak için beni kendine daha çok yaklaştırdı. İçki kokan pis nefesi, boynuma değiyordu. Bulanan midemi tutmaya çalışıp sık sık aldığım nefes arasından onu cevapladım.

"Beni öldürsen de bu değişmeyecek, senden hala nefret edeceğim." dedim. Attığı kahkaha yüzümü buruşturmama neden olmuştu, çektiği saç diplerim o kadar acıyordu ki derim kafatasımdan ayrılacakmış gibi hissediyordum.

"Bak buraya, küçük kızım. Şu mutlu aile tablomuza bak, bunu bozmak ister misin? Annenin de kardeşinle aynı sonu paylaşmasını ister misin? Küçük kızım, bunu gerçekten istiyor musun?"

Hissettiğim dokunuşla irkildim ve gerçek dünyada buldum kendimi. Harun Bozdağ, dibimdeydi ve bana dokunuyordu. Kendimi geriye çekip elini kolumdan sıyırdım, kaşlarım çatılmıştı. Geçmişimden gelen sanrı, beni o zamanlara götürmüştü. O anki korkumu ve çaresizliğimi hissetmiştim tekrardan, Özgür'ü de o küçük kızı kaybettiğim gibi kaybedemezdim.

"Bu ne cüret, aklınızı başınıza alın!" diye sesimi yükselttim. Özgür arkada kendini zor tuttuğunu apaçık bir şekilde belli edercesine yumruklarını sıkıyor ve küfür mırıldanıyordu, ona bakarsam işleri batırırım diye korktum.

"Siz gelmeyince, biz de adamınızı bulduk. Sizi sorduk, sorduk ama söylemedi. Şüphelenmeden edemedim, Gaye Hanım. Neredeydiniz bunca zamandır?" kendimden emin bir şekilde gülümsedim.

"Anlaşmamız için gerekli olan tek şeyi istedim korumamdan, para çantasını. Fakat lavabodan çıktığımda kendisine ulaşamadım, bu yüzden garajı arıyordum çantayı almak için. Malum, eviniz büyük. Kaybolmuşum," dedim ve kollarımı göğsümde birleştirip okları ona yönelttim.

Özgürlüğe Aşık GökyüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin