Birinci Bölüm
Ayna benim en iyi arkadaşımdır.
Çünkü ben ağladığımda o asla gülmez.
~Charlie Chaplinİyi okumalar.
***
Bana kendini özetle deseler ilk önce gülümser, sonra da anlatmaya başlarım; küçük bir kız çocuğuna bir mum hediye edildiğini düşünün, sonra da o mumun yanıp erimesini, kızın da çaresizce izlemesini. Ben o kızdım. Hayatım bir mum gibi gözlerimin önünde eriyordu ve benim beklemekten başka çarem yoktu.
Adım Gökyüzü. Daha yirmi iki yaşında, genç bir kızım.
Psikoloji mezunu olmama günler kalmıştı. Normalde bu sene iş bulup çalışarak geçirmem gerekirken ben büyük ihtimalle yaşamak için kalan zamanımı hastanede çözüm yolu aranılırken geçirecektim. Çünkü nadir bir hastalığım vardı, kendime dikkat etmezsem yakın zamanda ölebilirdim. Bu aklımdan günlerdir çıkmıyordu. Stres yapmamalıydım ama düşünmeden edemiyordum, haliyle geriliyordum da. Okulu bu yüzden dondurmuştum.
Çevremdeki insanların çoğu benim bir süre sonra öleceğimi düşünmezdi. Çünkü sürekli gülen, her şeye olumlu bakan, neşe dolu bir kızdım. Herkesi mutlu etmeye çalışır, kimsenin üzülmesine kolay kolay izin vermezdim.
Böyle birinin yakın gelecekte öleceğini kim tahmin ederdi ki? Gerçi kimin bir dakika sonrası belliydi, bilemezdik.
Şu anlık doktorum dışında kimsenin hasta olduğumdan haberi yoktu. Hadi ama, karşılarına geçip 'hey millet, ben ölebilirim' nasıl diyebilirdim? Kolay değildi, hiç kolay değildi.
Gözyaşlarımı silip oturduğum yataktan kalktım. Zihnimin içi gibi dağınık odamda gözlerimi gezdirirken aynadaki yansımamla göz göze geldim. Gözlerimin altı ağlamaktan şişmiş, dudaklarım çoktandır su içmediğim için kurumuştu. Gözümden bir damla yaş daha çeneme doğru yol aldığında gülümsemek istedim, pek başarılı olamadım ama.
Elimi kaldırıp aynadaki yansımama dokundum. Dudaklarımın kenarlarındaki parmağımı yukarı doğru sürükledim ve hayalî bir gülümseme oluşturdum. Elimi çekip dudaklarıma baktığımda gerçekten gülümsediğimi gördüm.
Biraz hayal gücü, istediğimiz şeyin gerçek olmasını sağlardı. Gözlerini kapatıp uçtuğunu hayal edersen göz kapaklarının ardında göğe doğru yükseliyor olurdun. Ama gözlerini açtığında uçmazdın, işte bu hayal kırıklığıydı. Tam da böyleydi hissettiklerim.
Gözlerimi kapatıp mutlu olduğumu hayal ettim. Derin bir nefes verip gözlerimi açtığımda aynadaki yansımamın ağladığını gördüm.
Mutlu gibi görünmüyordu.
Belki de hiç görünmeyecekti.
"Gökyüzü? Anıl geldi!" annemin bana seslenmesiyle gözlerimi sildim ve tekrardan gülümsemeye çalıştım. Annemi yorgunum deyip kandırmıştım ama ona bir şey diyememiştim. Attığı mesajlara, aramalarına hiç cevap vermemiştim. Çünkü kendimde o gücü bulamıyordum. Hiçbir şey yokmuş gibi davranabileceğimi sanmıyordum.
Biraz daha içeri gitmezsem işlerin karışacağını da biliyordum. Dik durmaya çalıştım. Omuzlarım bile benim yanımda olmadığını belirtircesine dikleşmediğinde umursamamaya çalışarak odamdan ayrıldım.
İçeri göz attığımda Anıl'ın, telefonuyla ilgilenen annemin karşısında rahatça oturduğunu gördüm. Pek takmazdı hayatı. Kendi halinde takılan, sıradan bir gençti.
Onu ilk gördüğümde bir kadının çantasını alıp kaçan hırsızı yakalamıştı ve dövüyordu. Dik başlıydı, zorbalığa asla tahammül edemezdi, onu sevmeme sebep olan özellikleri de bunlardı zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgürlüğe Aşık Gökyüzü
Teen FictionHayatı kısıtlanmakla geçen Gökyüzü, nadir bir hastalığa yakalandığını öğrenir. Daha önce bir kez olsun yaşadığını hissetmemiştir, hapsedilmiş bir kuş gibidir ve Özgür, ona kanat çırpmayı öğretecektir. Fakat Gökyüzü, sırf özgür olabilmek için çıktığı...