47

53 6 23
                                    


Kırk yedinci bölüm

Sen hiç ölümün gölgesinde özgürlük yaşadın mı? -Yılmaz Güney

***
sorgu

"Nişanlımı karıştırmayın, bundan sonra tek kelime bile etmem yoksa." dedim sakin olmayacağımı çok net bir şekilde belirterek.

"Pekala, delikanlı. Anlatacakların bizim için bu kadar önemli olmasaydı en çok onun hakkında konuşurdum ama, emin ol buna." dedi bana meydan okurcasına.

"Sıkar biraz," dedim ifadesizce ona bakarken. Gülecek gibi oldu ve eliyle oturmamı işaret etti, yüzüne dik dik bakmaya devam ettim.

"Zaman önemli, delikanlı. Tüm vaktimizi sana harcarsak suçlular baban gibi elini kolunu sallayarak gezer, değil mi?" dediğinde ifademi bozmadan baktım.

"O sizin probleminiz, yakalayamayan ve hatta elinden kaçıran sizsiniz." deyince bir anda üzerime atıldı ve omuzlarımdan bastırarak beni zorla sandalyeye tekrar oturttu, bedenime bastırmaya başladı.

"Bana bak, çocuk. Lafı dolayıp duruyorsun, Türk İstihbarat'ını oyalıyorsun. Biz burada seni sorgularken babanı mı kaçırtacaksın yoksa, planın ne?" diye bağırdığında güldüm.

Güldüğümü görünce kaşları daha da çatıldı ve ben de daha fazla güldüm, kahkaha atmaya başladım.

"Kusura bakmayın, babanı kaçırtıyorsun deyince tutamadım kendimi." dedim ve birden gülmeyi kestim. Az önceki ifadesizliğime, dik dik bakışlarıma geri döndüm.

"Dört yaşımdan beri babamın değil, Türk adaletinin yanındayım ben. Yanlış insana yanlış soruları soruyorsunuz, doğrular varken."

***

"Bir daha desene!" diye bağırdı küçük Gökyüzü'ne. Korkudan tir tir titreyen minik elleriyle varilin kenarlarına tutunarak kendini geri çekmeye çalışıyordu. Ben ise öylece ayakta kalakalmış, karşımdaki manzaranın gerçekliğini sorguluyordum.

Hayır, şu anda yaşanan bir şey değildi, geçmişimden kabus gibi bir anıydı.

İnsan zihni geçmişten bazı anıları depolar, bu yüzdendir büyüdükçe küçüklüğümüzden olan iyi veya kötü anılarımı hatırlayamamamız.

Küçük Güneş'i bu yüzden hatırlamıyordum, ne yaparsam yapayım elimde kalan anılar sadece birkaç taneydi.

Şu an karşımdaki manzara ise, Gökyüzü'nden bir anıydı, büyüdükçe hatırlayamaz olmuştum.

Elim kalbime gitti, sebebini hatırlayamasam da sızısı hâlâ vardı. İzi vardı, kabuk bağlaması gerekiyordu ama hâlâ kanıyordu.

Karşımdaki küçük çocuğun işkencesine daha fazla dayanamadım ve durdurmak istedim, onlara doğru koşmaya başladım ama ben koştukça onlar uzaklaşıyordu.

Seslendim, beni duymadan küçücük çocuğun kafasını tekrar varilin içine bastırdı.

"Dur, Allah aşkına! Ne olursun, yapma! O daha çok küçük," diye bağırdım ağlarken. Duymadı yine beni, sanki geçmişimle yüzleşiyormuş gibiydim.

"Tekrar et! Bir daha babamın sözünden çıkmayacağım, de hadi!" dedi çocuğun kafasını varilden çekerken. Sırılsıklam olmuş kız çocuğu, nefes nefese başını iki yana sallıyordu.

Özgürlüğe Aşık GökyüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin