Kırk üçüncü bölüm
Kadınlar, kendilerine yapılan birçok şeyi affedebilir; ama affettikleri şeyleri hiçbir zaman unutmazlar. – Victor Hugo
***
"Kandemirlerin yasası, üç. İhanetin bedeli, ölümdür."
Nefes nefese uyandığımda kafamı iki yana salladım kendime gelebilmek için, yine ve yine aynı kabusu görmüştüm.
"Sonunda uyanabildin," diye bir ses duyduğumda karşımda sırtını duvara yaslamış öylece beni izleyen askerle göz göze geldim.
Başımdan asla ayrılmıyorlardı.
"Anlat da gidelim artık, işimiz var gücümüz var. Çocuk eyler gibi tutuyoruz seni burada, vakit israfına dönüşme." dediğinde başımı geriye atarak ofladım.
Dinmek bilmez baş ağrım yine nüksetmişti.
"Daha önce de söyledim, intikamını alacağın kişi ben değilim. Boşuna öfkeni doğrultma bana," desem de ifadesini bozmadan bana bakmaya devam etmişti.
"Sikerler, ne bok yiyorsan ye." dedikten sonra saydıra saydıra sorgu odasından çıkınca kalan kadın asker ile göz göze geldik. Daha önceki ruhsuz bakışları aynı şekilde devam ediyordu, yine dimdik bir şekilde ayaktaydı.
Hiç mi yorulmamıştı?
"İstersen bir mola ver, yorulmuşsundur." dediğimde dudağının kenarı kıvrıldı. "Niye? Kaçabil diye mi?" deyince omzumu silkip doğruldum.
"O zaman ben kalkayım, sen otur. Saatlerdir duruşunu bile değiştirmedin, bu kadar yorulmana değmeyecek bir adamım ben." dediğim sırada beni sorguya çeken, üstleri olan adam girmişti odaya.
Önce bana, ardından askerine baktı. Ciddi ifadesini değiştirmeden odanın içinde adımlamaya başladı, elleri arkasında bağlıydı.
"Dün kriz geçirirken söylediğin şeyleri bize kanıtlayabilir misin?" diye sorunca başımı hafifçe önüme eğdim. Kendimi kaybetmiştim, yaşadıklarım artık gerçekten ağır geliyordu.
"Kanıtlayabileceğim çok daha önemli deliler var," diyerek gözlerimi ona çevirdim. "Ama söylemem için önce başımdaki askerinizi değiştirin lütfen, hanımefendi günlerdir benimle uğraşıyor. Dinlensin artık," dedim.
Kadın askerin kaşları çatıldı, adamla göz göze geldiklerinde kafasını iki yana salladı 'gerek yok' dercesine. Adam, kafasıyla işaret verince kadının gözleri bana döndü. Öldürecekmiş gibi bir bakış atınca gözlerimi başka yere çevirdim, bakışları ölüm gibiydi.
Bir şey demeden emre itaaten odadan çıkmak zorunda kalan kadın askerin gidişinin ardından, adamın tüm dikkati bana çevrildi.
"Seni dinliyorum," dedi. "Nerede kalmıştık?"
***
02.03.2023
Miad'tan saatler sonra
Güneş Eraslan
Zaman çok acı bir kavram, hem geçmişin özlemi hem geleceğin umutları var içinde. Ama bazı özlemler de acıya döner, bazı umutlar da suya düşer.
Bundan aylar önce hasta olduğumu öğrendiğim günlerde bir atak geçirmiştim, o gelmişti beni sakinleştirmeye. Nedenini sormuştum, hiçbir açıklama onu kendi içimde aklamıyordu çünkü. O ise zamana bırakmamız gerektiğini söylemişti, zamanın acımasız olduğunu bilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgürlüğe Aşık Gökyüzü
Novela JuvenilHayatı kısıtlanmakla geçen Gökyüzü, nadir bir hastalığa yakalandığını öğrenir. Daha önce bir kez olsun yaşadığını hissetmemiştir, hapsedilmiş bir kuş gibidir ve Özgür, ona kanat çırpmayı öğretecektir. Fakat Gökyüzü, sırf özgür olabilmek için çıktığı...