44

114 10 255
                                    

Kırk dördüncü bölüm

Her şey göründüğü gibi olsaydı, eline aldığın deniz suyu mavi olurdu. -George Orwell

***

Özgür Asaf Kandemir

"O geceden sonra kendi isteğimle Aziz Kandemir'in Türkiye'deki imparatorluğunun başına geçtim, kayıtlara yazabilirsiniz bunu. Umurumda değil," diyerek sandalyede geriye yaslandım. Adamın kaşları havalandı, kafasıyla devam etmemi işaret etti.

"Geçen dört yılda sayısız insan öldürüldü gözümün önünde, hiçbirine engel olmadım. Ölmeyi hak edenler için kılımı dahi kıpırdatmadım, asla kıpırdatmam da." dedim ve elimdeki anahtarlığı bir kez daha çevirdim.

Gitmem için hiçbir engel yoktu, istesem buradan gidebilirdim ama gitmedim.

"Siz bana soruyorsunuz ki, babanın amacı ne?" dedim elimdeki anahtarlığı masanın üzerine düşürürken. Bakışlarımız kesişti, gözlerimde duygu içeren tek bir ifade bile yoktu.

"Aziz Kandemir'in uğruna yaşadığı tek bir amaç vardır, güç. Elde edeceği güç uğruna gözü kimseyi görmez, kendi ailesinin içinden geçen birisi başkalarını umursar mı sanıyorsunuz? Umursamaz," dedikten sonra hafifçe yayıldım oturduğum yerde.

"Bu uğurda harcadıklarının arasında en başta ben varım, Albayım." dediğimde kaşları çatıldı. Onun kim olduğunu bilmediğimi sanıyordu, beni burada esir tutup sorguya aldığını zannediyordu ama o iş öyle değildi.

Ben, planım dahilinde olmayan bir ortamda hiçbir zaman bulunmadım ve bulunmam da...

"Harcayacaklarının arasında da sizler de varsınız, belki de şu an harcanıyorsunuz da. Kim bilir," dedim tehlikeli bir tebessüm dudaklarımda yer alırken.

Saatler kalmıştı.

***

İhanet.

Babamın kırmızı çizgisi.

İnsanın doğası gereği vardır içinde bir ihanet dürtüsü, nefsi. Adem o elmayı yiyerek verdiği söze ihanet etmeseydi insanlık olmayacaktı, Kabil kardeşine ihanet edip onu öldürmeseydi ihanet böylesine kuşaktan kuşağa yayılmayacaktı.

Tarih yalnızca savaşları ve o savaşların sonuçlarını yazmaz, ihanetleri de yazar.

Teoman'ın oğluna ihanet edişi onun sonunu getirdi, bu hikayede de bir Teoman vardı. Onun sonunu getirecek Metehan ise ben olacaktım.

Aslan ne kadar güçlü olursa olsun, fark ettirmeden etrafını sarıp onu boğan yılana karşı koyamaz.

Bu hikayede aslan babamsa, o yılan da bendim.

Ben, babama ihanet ediyor ve bundan da gurur duyuyorum.

Ona ihanet ettiğimi henüz bilmiyordu, yirmi beş yıldır beni uyarmasına rağmen ihanet ettiğimi öğrense muhtemelen cinnet geçirirdi. Ama ne yazık ki, ihanetimi öğrendiğinde kafasına delik açmış olacaktım.

Yıllar önce her şeyi kabullendiğimde gerçekten kabullenmiştim, artık hiçbir şey umurumda değildi. Yalnızca o, yalnızca sevdiğim kadın beni ilgilendiriyordu.

Takvim yaprakları Mart'ı gösterirken, yani terk edilişimin ilk günlerindeyken her gece yaptığım gibi kendi evime, o çatı katına gidiyordum. Orası benim inziva köşemdi, orası benim tek huzur bulduğum yerdi.

Özgürlüğe Aşık GökyüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin