"Diktatör müyüz biz?"
"Neden Yonca sürgün edildi?"
"Hani burası meskendi?"
Yemekhanede derin bir uğultu vardı. Deniz tek eliyle şakaklarını ovuşturdu. Pars yine eşya götürmeye gitmişti ve daha dönmesine 5 dakika vardı. Yonca'nın gidişi çığ etkisi yaratmıştı Meva'da.
Deniz hafifçe yerinden yükseldiğinde uğultular daha fazla artmıştı. Gözleri buz mavisi iken daha çekici olduğunu düşünüyordum.
"Arkadaşlar!"
Deniz bağırdığında sesi 60 kişinin sesini bastıramamıştı doğal olarak. Sinirlendiğini hissediyordum.
"Sesinizi kesin, Yonca'nın neden kovulduğunu anlatayım."
Kimse Deniz'i umursamıyordu. Özellikle Baran'ın abisi çok öfkeliydi. Baran'ın abisinin Yonca'dan hoşlandığını öğrenmiştim.
Baran ve abisinin de Deniz'in kuzeni olduğunu öğrenmiştim. Yonca ve Deniz sıradan iki arkadaş değildi ve Ulaş'ın dediğine göre Deniz'in Yonca'yı yer altında oldukları süre boyunca cinsel ihtiyaçlarını gidermek için kullanması Baran'ın abisinin Deniz'e düşman olmasını sağlamıştı.
Ben, Baran'ın abisini anlayabiliyordum. Kıskanmıştı doğal olarak. Yine de Yonca'nın kullanıldığını düşünmüyordum.
İnsanların bu tarz düşüncelerini değiştiremiyorduk maalesef. İkisi de birbirinin bedenini kullanıp mutlu olmuştu. Hatta Yonca, Deniz'e aşık olduğu için onun bu yatak ilişkisinden daha çıkarlı çıktığını düşünüyordum.
Neden hep kızı kullanılmış düşünüyorduk ki?
Bunu, Baran'ın abisine söylersem bu öfke ile bana saldıracağından susmayı tercih etmiştim.
Deniz aniden duvara yapıştığında kısa bir sessizlik oldu.
Tabii, söylememiştim. Baran'ın abisi 5 metre içerisinde ışınlanabiliyordu. Henüz sadece 5 metre ışınlanabildiğini söylemişlerdi.
Çok havalıydı bence.
Deniz'in yanına ışınlanmış ve onu aniden duvara çarpmıştı.
"Kimsin lan sen? Buradaki sığınağa muhtaç insanları tesadüfen bulduğun için diktatör mü sandın kendini?"
Bu kadarı fazlaydı. Deniz dişlerini sıkıyor ve bir şey yapmamak için kendini zor tutuyordu. Suratından anlamıştım.
Elimi savurmamla Baran'ın abisi görünmez oldu.
Böylesi çok daha iyiydi.
Deniz kendini yere indirmişti. Onun yanına yürüdüm.
"Kesin sesinizi aptal herifler. Açıklama beklerken adamın konuşmasına bile izin vermediniz. 60 kişi daha kendi arasında anlaşamayıp birbirini diktatörlükle suçlayıp saldırıyor. Siz aptallar mı devrim yapacaksınız bu kafayla gerçekten?"
Aşağılarcasına herkesi süzdüm. Kimse yeni bir şey demesin diye konuşmama devam ettim.
"Böyle bir şey yaşanırsa ilk olarak susun ve açıklamayı bekleyin. Açıklama sizi tatmin etmezse pekâlâ Deniz'in yanına gidip konuşabilirsiniz. Ne bileyim, çoğunluk olursunuz. Oylama yapılır. Böyle saldırarak hiç bir şeyi çözemeyiz. Öncelikle şunu anlayın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEH-RU
FantasySığamıyorduk. Mutantlar olarak biz bu hayata sığamıyorduk. Sığdıramıyorlardı. Öfkeliydim. Öfkem bizi barındıramayan dünyaya değildi. Dünya tüm ihtişamıyla her gün dönmeye devam ediyordu. Güneş açıyordu. Öfkem insanlara da değildi, hayır. Benim öfke...