Kitap Şarkısı: Güler Özince-Merkür Retrosu
————
Hayır alarmın lanet sesiyle uyanmadım. Stresten zaten uyuyamadığım için alarmın çalmasına yakın yataktan çıkıp banyoya girdim. Akşam duş alıp uyuduğumdam dolayı sabah duş almaya hiçbir gerek görmüyordum. Sabah sabah kimse ve hiçbir güç beni suyun altına sokamazdı. Bu yüzden sadece elimi yüzümü yıkadım ve banyodan çıktım.
Bu arada banyo odamda falan değildi. Ortak banyomuz vardı. Evimiz de iki katlı değildi, yani 'odamdan indim' gibi bir söz kullanamayacaktım bu hikayede.
Odama tekrar dönüp üzerimdeki pijama altından ve üstünden kurtulup okul kıyafetimi kaldırdım. Beyaz bir gömlek ve siyah kumaş pantolondu. Gömleğin iki yakasında kırmızı bir kılıç vardı. Bordo kravatın da aynı şekilde ucunda birbirine geçmiş iki kılıç duruyordu. Okulun adı Kılıç Koleji olduğundan olsa gerek, binanın da her yerinde kılıç desenleri olduğunu hatırlıyordum.
Okul kıyafetlerimi üstüme geçirdikten sonra odamın kapısı tıklatıldı ve henüz cevap vermeme fırsat kalmadan annem FBI baskını yapar gibi odama daldı. Muhtemelen hala uyuduğumu düşünüyordu.
"Ay Deniz!" İrkilerek elini kalbine koydu. "Erkenden uyanmışsın." dedi sonrasında gülümseyerek.
Ben de gülümsedim.
"Evet anne.""Sen kahvaltı masasına geç anneciğim ben yatağını toplayayım." dediğinde hemen karşı çıktım.
"Ben toplarım."
Anneme iş yaptırmaktan nefret ediyordum.
Yatağımı topladıktan sonra mutfak masasına beraber yürüdük. Portakal suyumdan bir yudum alıp acelem olduğu için masadan kaçmadım. Gayet açtım bu yüzden masaya oturup çayımı içerek annemin yaptığı yumurtayı afiyetle, aheste aheste yedim.
Taa ki kapı çalana kadar annemle mutfak masasında oturduk. Annem kapıyı açmaya gittiğinde ben gelenleri tahmin ettiğim için çantamı almaya odama koştum.
Çantadan ayrı olarak onu görünce aniden heyecanlanmak da istemiyordum. Alt dudağımı ısırıp elimi kalbime götürdüm. İçeriden sesi geliyordu.
"Banu Teyze senin prens her seferinde bizi bekletecek mi?" dedi Sezen hafifçe bağırarak.
Genelde de bağırarak konuşuyordu ama bu ondayken itici durmuyordu.
Kapının kolunu indirip çantamı alarak dışarıya çıktım.
"Geldim Sezen, ayrıca seni duyuyorum!"Ahmet'e kaydı gözlerim. İkimizin atışmalarına alışık olduğu için hafifçe gülümseyerek bize bakıyordu. Omzunu duvara yaslamış ellerini serbestçe cebine koymuştu. Siyah saçları evimizin lila duvarlarında çok güzel duruyordu. Veya ben hep onu yakışıklı bulduğum için öyle gibiydi. Gözleri bu sefer Sezen'den bana kaydı.
"Şükür." diye mırıldandı hafif alaylı bir şekilde.
Sanki yazın her günü görmemişim gibi aniden sıcak basmıştı bana. Belki üzerindeki okul kıyafetlerinin ona çok yakışmasından, belki beni bekliyor oluşu... Bilmiyorum... Heyecanlanmıştım işte.
"Günaydın." dedim ikisine de.
Sezen neşeyle eteklerini tuttu.
"Günaydın hayatım.""Sezen o eteği biraz daha yukarı kaldırırsan alacağım ayağımın altına." dedi Ahmet dişlerini sıkarak.
Sezen'i süzdüm.
"Nesi var, güzel duruyor.""Bari sen yapma Deniz. O zengin veletleri şimdi bakıp duracak... İlk günden sizin için katil olmak istemiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Merkür Retrosu (bxb)
Teen FictionBurslu bir çocuk, kolejin kötü çocuğuyla tanışırsa ortaya çıkacak hikaye diğerlerinden pek de farklı olmazdı. Yani, sanırım olmazdı.