Yazardan,
Arabayı diğer evin garajına soktuktan sonra ellerini cebine yerleştirerek dışarı çıktı. Dudaklarında aptal bir gülümseyişle eve yürüdü.
İçinde taşıdığı parti, düzenlediğinden daha heyecanlı olduğu için partiyle uğraşmak yerine direkt diğer eve geçmişti. Tek istediği bugün olanları zihninde tekrar tekrar yaşamaktı.
İçi içine sığmıyordu. Çocukluğundan beri beklediği gerçek aşkı bulmuştu, biliyordu. Onunla sevgili olmasına bile gerek yoktu bunu anlamak için, bu heyecan ve yoğun hislerin başka açıklaması olamazdı.
Eve girdikten sonra bir şeyler atıştırmak için dolabı araladı. Aklında ve dilinde hala Deniz'in yaptığı makarnanın tadı vardı. Her ne kadar o tadın gitmemesi için bir şeyler yemek içmek istemese de hafta sonu sözü aldığı düşüncesiyle bir nebze olsun sakinliyordu.
Çok aç hissetmediğinden yalnızca bir maden suyu aldı. Normalde de çok içen birisi değildi, alkolü nadiren kullanırdı fakat o hayatına girdikten sonra tek damla bile içtiğini hatırlamıyordu.
Maden suyunu da yanında götürerek geniş L koltuğa rahatça uzandı. Kollarını ensesinin altında birleştirdiğinde kasları yine gerilmişti.
Deniz'in onu kapıda gördüğünde yüzünde oluşan şaşkın ifade, çekingen ama aynı zamanda biraz da sinirli halleri, çatkapı gelişine rağmen düzgünce ağırlaması... Hepsi beyninin içerisinde milyonuncu kez dönüyordu.
Gün içerisinde canını yakan tek şey Ahmet'le olan çocukluk fotoğraflarıydı. Ahmet'in kendisinden önce de Deniz'in yanında oluşu onu sinirlendiriyordu.
"Keşke onu çocukken ben görseydim." diye seslice homurdandı.
Belki Ahmet'in yerinde Kutay olsaydı Deniz Ahmet'i sevdiği gibi severdi Kutay'ı da.
Olanları anlamayacak kadar aptal değildi. Deniz'in yüzüne baktığında bile Ahmet'e karşı tutumunun farklı olduğunu görüyordu. Canı yansa da bu yangını ne kendisine ne ona söylemek bir yana dursun belli etmek bile istemiyordu.
Eğer Ahmet olmasaydı Deniz'in çoktan kendisine aşık olacağını düşünecek kadar özgüveni vardı fakat Deniz'in halihazırda bir sevdiği varken bu işin elbette uzayacaktı.
Uzasa bile olacaktı bu iş, bunu biliyordu. Annesi ona hep 'İnsanın kaderi birine bağlanırsa önünde ne durursa dursun er ya da geç onu aşıp birlikteliğe ererler.' derdi.
Kaderlerinin bağlandığını hissediyordu. Bu kadar ağır duygular beslerken bunların hiçbirinin boşa gitmeyeceğini biliyordu.
Hafızasından Ahmet kısmını silip gülümsemeyle olanları düşünmeye başladı.
Deniz ona tatlı olduğunu söylemişti.
Birlikte makarna yemişlerdi.
Hem de Deniz yapmıştı.
Makarna artık dünyanın en güzel yemeğiydi.
Kimse ondan daha iyi makarna yapamazdı.
Ve bir de hafta sonu onlara gidecekti.
Son hatırladığı kısımla beraber kendini heyecana kaptırıp hışımla ayağa kalktı. Belki biraz yürüse daha iyi olacaktı...
————
Bugün Sezen okula gelmemişti.
Dolayısıyla Ahmet'in ve Ceylin'in birbirlerine olan 'trip' durumunu tek başına çekmek zorunda kalmıştım. Ceylin Ahmet'le konuşmuyor, Ahmet de sürekli sebebini soruyordu. O sebebini sordukça Ceylin daha da üzülüp sinirleniyordu. O söylemeden Ahmet'in anlamasını beklediği belliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Merkür Retrosu (bxb)
Teen FictionBurslu bir çocuk, kolejin kötü çocuğuyla tanışırsa ortaya çıkacak hikaye diğerlerinden pek de farklı olmazdı. Yani, sanırım olmazdı.