Evden içeriye girdiğimde saatin epey bir ilerlemiş olmasının yanısıra üzerimdeki tuhaf yorgunluk, yorgunluğun tamamen aksi şekliyle aşırı heyecan içimi kaynatıyordu.
Ayakkabılarımı kenara koyup annemle beraber oturma odasına geçtim.
"Nasıldı Deniz? Güzel geçti mi günün?" dedi annem heyecanla.
Kıkırdadım.
"Çok güzeldi.""Yaa, sen sevmezsin öyle ortamları genelde ondan sordum."
Ortam değil zaten, tüm geceyi el ele beraber geçirmemiz çok güzeldi diyemedim.
"Bilmem ki bu sefer güzeldi."
"Müdür bursla veya başka bir şeyle ilgili konuştu mu?"
"Yok sadece hoş geldiniz dedi ama ilgiliydi. Hep konuklarıyla konuşuyordu."
"Konuşmayı Kutay mı yaptı babası mı?"
"Babası yaptı."
"Ay o nasıl? Gelmiyor artık bak küsmediniz değil mi?"
"Yok yok, iyi o da. Küsmeyiz biz."
"Aman yavrum küsmeyin. Bak bulamazsın bir daha böyle çocuğu. Akıllı, terbiyeli, mütevazi..."
"Öyle öyle."
Annemin bana sorduğu her soruya sabırla cevap verdikten sonra üstümü değiştirmek için odama geçtim. Kendimi kıyafetlerimle öylece sırtüstü yatağa bırakırken gözlerimi tavana diktim. Bu gece olanlar kelimesi kelimesine aklımdaydı ve sürekli dönüp duruyordu.
Önce söylediklerimizi ardından dudaklarımdaki dudaklarını hatırlayınca kıpır kıpır olup kendime engel olamadan güldüm. Elimi dudaklarıma götürüp parmaklarımı bastırdım. Çok hoş hissediyordum.
Sonra beraber içeriye geçmiştik. Öğrenciler eğlenebilsin diye önce dans müziği açılmış ve çiftler veya arkadaşlar sahneye geçmişti. Kutay dans edelim diye tutturmuştu ancak ben ne danstan anlardım ne de bu kadar insanın içinde utanmadan bir şey yapardım. Ona başka bir zaman dans edeceğimiz konusunda söz verip yatıştırabilmiştim ancak.
Gece boyunca beni yalnız bıraktığı bir saniye olmamıştı. Benimle küsken takıldığı arkadaşları yanına geldiğinde beni şaşırtan o sıcak gülümsemesinin anında buz kesilmesiydi. Hiç de samimi olmayan cevaplar verip benimle beraber başka bir yere geçmişti.
Onun dışında herkese sıcak davranıyordu. Birkaç kız yanına gelip ona yakışıklı olduğunu söylediğinde her ne kadar masanın üstündeki yemek bıçaklarını üzerlerine fırlatmak istesem de kendimi tutabilmeyi başarmıştım.
Alt dudağımı ısırdım. Şimdiden onu özlemiştim ve ben bu geçmek bilmeyen sık özlem sürelerini nasıl atlatacağımı bilmiyordum. Hep yanımda olsun, hep göğsüne sokulayım istiyordum.
Ona yazmak için elim telefona gitti fakat mezarlıkta olabileceğini hatırlayınca beklemeye karar verdim. Saat aslında epey geçti, yine de şansa bırakmak istemiyordum. Biraz olsun ona kişisel alan tanımalıydım.
Üzerimi değiştirmek için ayağa kalkarken hâlâ gülümsüyordum.
————
Yazardan,
Babası yanından kalktı. Geleli çok fazla olmamıştı ama eve gidecekti çünkü yıllar geçmiş olsa da bu hasrete dayanamıyordu. Çok zorluk yaşamıştı ancak sevdiği kadının toprak altında oluşunu görmek her şeyden zor geliyordu.
"Gelecek misin?" dedi oğluna.
Gözlerini mezardan ayırmadan cevapladı.
"Birazdan."Arkasını dönecekti ama dönmeden önce tekrar oğluna baktı. Ensesinden tutup saçlarından öptü ve kollarını omzuna sardı. Kutay da sarılışına karşılık verirken ellerini sırtına dolamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Merkür Retrosu (bxb)
Teen FictionBurslu bir çocuk, kolejin kötü çocuğuyla tanışırsa ortaya çıkacak hikaye diğerlerinden pek de farklı olmazdı. Yani, sanırım olmazdı.