Yine hayatımda en sevmediğim döneme girmiştik; Sezen'in ve Ahmet'in birileriyle konuşmaya başlamaları... İlgi meraklısı gibi davranmak istemiyordum ama gerçekten öğle arasında beraber otururken Sezen'in nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde Kutay'ın arkadaş grubundaki o çocukla konuşmaya başlaması, Ahmet'in de yan masada oturan Ceylin'e bakıp durması canımı sıkıyordu.
Belki şımarıkça gelebilirdi ama arkadaşlarımlayken gerçekten 'arkadaşlarımla' olmak istiyordum.
"Ben sınıfa çıkacağım." diye mırıldandım ikisinin de yüzüne bakmadan ayağa kalkarken.
"Neden ya?" dedi Sezen başını telefondan nihayet kaldırarak.
"Öyle çünkü Sezen."
Uzun zamandır ciddi bir şekilde ismini söylemediğim için Ahmet'in bakışları bile bana dönmüştü.
Sezen üzgünce kaşlarını kaldırdı.
"Sezen mi? Ben senin canın arkadaşın değil miydim?""Öyle gibi davranmıyorsun."
"Ne yaptım ki?"
Tam ağzımı açıp bir şey söyleyecekken aslında sinirlenme sebebimin Ahmet olduğunu ve bunu Sezen'den çıkarmamın aptalca olacağını bildiğimden yutkundum.
"Bir şey yapmadın. Gerçekten sınıfa çıkacağım."
"Bir şey yememişsin." dedi Ahmet tabağıma bakıp.
"Canım istemiyor."
Başını sallayıp Ceylin'e bakmak için gözlerini üzerimden çektiğinde kalbimdeki sızıya dayanamayacak gibi hissettim. Daha fazla bir şey demeye veya yanlarında kalıp Ceylin'i izlemesine tahammül edemediğimden yürümeye başladım.
Tabii peşimde Kutay'la birlikte...
Hızlı adımlarla yanıma yürüdü. Yine gülümsüyordu. Koridordaki bakışlar yine onun üstündeydi ve o yine umursamıyordu. Gözleri gözlerimdeydi.
"Nasılsın?"
"Az önceki teneffüste de sorduğun gibi iyiyim."
"Sağ ol ben de baya bir iyiyim Deniz'ciğim. Seninle konuştum daha iyi oldum."
Göz devirdim.
Hızlı adımlarla bahçeye çıktım. Arkamdan geldiğini hisseebiliyorken Ahmet'le hep oturduğumuz banka oturdum. Ayakta karşımdayken dikiliyordu.
"Oturayım mı?" dedi masum bir tavırla.
"Otur." diye mırıldandım.
Dişlerini göstererek gülümsedikten sonra bankta yanıma oturdu. Dirseğini yaslayarak bana dönmüş oldu.
Kollarımı birbirine geçirdim. Yüzüne bakmıyor oluşuma rağmen beni pür dikkat izlediğini görebiliyordum.
"Tamam anladım sinirlisin. Ne oldu benim güzel Merkür Retro'm?"
Gözlerimi kıstım.
"Bana yürümeye mi çalışıyorsun sen?"Çok güzel bir şey söylemişim gibi sevinçle parladı yüzü. Hatta gülüşü sekteye uğradı.
"Anladın mı sonunda?"Öylesine sorduğum soruya böylesi bir cevap aldığımda bu sefer çok ciddi bir şaşkınlık oturmuştu üstüme.
"Ne?"
"Anlamadım, ne derken?"
"Sen... Bana mı yürüyorsun yani?"
"Evet."
"Neden?" dedim şaşkınlıkla.
Çok absürt bir şey söylemişim gibi yüzünü buruşturdu.
"Seven sevdiğine yürümez mi?"İyice şoka girerken çok sesli bir şekilde söylediği için hızlıca doğrulup elimi ağzına kapadım.
"Hey! Sakin ol, birisi duyacak."
Dudaklarına kapattığım elime bakıp gözlerini büyüttü. Beni daha da çok kızdırmak ve şaşırtmak istiyor olacak ki avuç içimi öptü birden.
Afallayarak elimi indirdiğimde hayran hayran yüzümü inceledi.
"Ellerin çok güzel Merkür Retrosu."
Söylediğini es geçip kaşlarımı çattım.
"Kutay ne dediğininin farkında mısın?"Sırıttı.
"Ellerinle ilgili olan kısım mı? Haklısın dur kabul edelim güzel olan sadece ellerin değil.""Kutay!"
İyice delireyim istiyor olacak ki eriyor gibi yüzüme baktı.
"İsmim ağzına ne güzel yakışıyor Deniz. Hep ismimi söylesene."Etrafıma bakınıp panikle doğruldum.
"Sen ne dediğini gerçekten bilmiyorsun. Birisi duyacak.""Ne söylediğimi biliyorum. Sen ister inan ister inanma ama ben seni seviyorum."
"İnanmıyorum."
"O senin seçimin, bu seni sevdiğim gerçeğini değiştirmiyor."
Yüzüm iyiden iyiye kızarırken dayanamayıp ayağa kalktım. Hiçbir şey söylemeden ve yüzüne bakmadan koşar adım okul binasından içeriye geçtim.
Şu yaşıma kadar toplasan 2 belki de 3 kızdan böyle bir şey duymuştum. Erkeklerin dikkatini çekeceğimi düşünmüyordum. Aslına bakarsanız sadece erkeklerin değil, kızların da... Kendimi küçümsemiyordum ama ben başkası olsaydım muhtemelen beni görmezdim bile.
Kutay'ın beni sevdiğine inanmak istemiyordum. İnanılır gelmiyordu. Beni sevmesi için bir sebep yoktu. Alay edecekti. Ona inanırsam belki okula rezil bile edebilirdi beni.
Kafa karışıklığı istemiyorum diyerek geldiğim okulda kafam iyiden iyiye karışmaya başlamıştı.
Zil çaldı, Sezen yanıma oturdu ama konuşmadık. Başımı kollarımın arasına koyduğum için uyuduğumu düşünmüş olacak ki üzerime ceketini örtmüştü. Başımı kaldırıp uyumuyorum demedim. Şu an ona Kutay'ın böyle bir şey söylediğini anlatıp anlatmamam gerektiğini düşünüyordum.
Ahmet'e zaten hiçbir şekilde bunu açıklayamazdım. Homofobik değildi sanırım ama kötü bir şey söylerse direkt üzerime alınacaktım ve üzülmek istemiyordum.
Hem, doğruluğu belli olmayan bir şeyi neden yayacaktım ki?
————
daha sık bölüm atmak için kelime sayısını azaltmaya ve olaylara yavaştan girmeye karar verdim
biz Deniz'deki bu güven problemini nasıl çözeceğiz onu düşünüyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Merkür Retrosu (bxb)
Teen FictionBurslu bir çocuk, kolejin kötü çocuğuyla tanışırsa ortaya çıkacak hikaye diğerlerinden pek de farklı olmazdı. Yani, sanırım olmazdı.