Günaydın Merkür Retro'm. Umarım günün güzel geçer. Ben bugün de seni severek uyandım :)
Etrafıma bakınıp elimdeki zarfı hızlıca pantolonumun cebinden içeriye soktum. Yanaklarım kıpkırmızı kesilmişken birinin görme ihtimaliyle iyice gerilmiştim.
Fakat ne Sezen ne de Ahmet görmemiş gibiydi. Ahmet Sezen'e Kutay'ın arkadaşı olan çocuk hakkında kızıyordu. Ben hâlâ çocuğun ismini aklımda tutamıyordum.
"Sezen tekin bir tip olmadığını yol boyu anlattım neden anlamak istemiyorsun?"
Sezen Ahmet'e laf yetiştiremeyeceğini anlamış olacak ki sesini kalınlaştırıp oyuncu bir tavırla sanki fazla kastan kapıdan geçemiyormuş gibi kollarını kaldırdı.
"Sen kendi işine bak Ahmet kardeş, ben hallederim."
Kendimi tutamayıp güldüğümde Ahmet bize her ne kadar kötü kötü baksa da Sezen'le baya bir güldük.
"Öööö çok komik." dedi Ahmet sinirle önümüzdeki boş sıraya otururken.
Sezen'in alttan çakayım diye açtığı eline çakıp sırama çantamı koydum. Cam kenarına tam geçeceğim sırada Sezen kolumu tuttu.
"Geldi yine seninki." deyip muzip muzip sırıttı.
Anlamayarak yüzüne bakınca baktığı yöne çevirdim kafamı.
Kutay.
Kapının oradan bana bakıp sırıtıyordu. Derin bir nefes vererek göz devirdim. Belki sadece gider diye sırama oturdum.
Hiç umursamadan sınıfa girdi. Oturduğumuz yere yaklaşıp ellerini masaya yasladı.
"Günaydın Merkür Retrosu. Bugün her zamanki gibi ışıldıyorsun." Dirseklerini sıraya dayadı, yüzünü açık avuçlarının arasına koydu. "Söylesene; her gün böyle güzel görünmek yorucu değil mi?"
Hassiktir.
O girdiği andan itibaren tamamen sessizleşen sınıfta hiç sesini kısma ihtiyacı duymadan söylediği şeyleri herkes duymuştu. Herkes şaşkındı.
Ben dahil.
Tüm sınıfın bakışını üzerimde hissettiğimde bu kadar ön planda olmaya alışık olmadığımdan ellerim titremeye başlamıştı.
O kadar ne yapacağımı bilemedim ki aklıma ilk gelen şeyi düşünmeden uyguladım.
Omzuna arkadaşça vurdum.
"Sağ ol kardeşim benim." dedim sırıtarak.Gülüşü bozulmadı ama yüzüme öyle bir baktı ki aslında gülümsemediğini anladım. Başını salladı.
"Ne demek." dedi o da sırıtarak.
Sonra da göz kırparak sınıftan çıktı.
Bakışlar hala benim üzerimdeydi. Eminim hepsi nasıl bu kadar kısa sürede sıradan burslu bir çocukla okulun ulaşılmaz popülerinin sıkı arkadaş olduğunu anlayamıyordu. Umarım söylediğinin arkadaşça olduğunu düşünmüşlerdir, umarım...
"Kız siz ne ara bu kadar samimi oldunuz?" dedi Sezen şaşkınlıkla.
Zoraki bir tebessümle ellerimi kaldırdım.
"Oluyormuş demek ki yani.""Şaşırdım ben biraz. Anlaşabileceğin bir tip değil gibi sanki." diyen Ahmet'e çevirdim başımı.
Bu sözlerinin altında kıskançlığa bağlı bir ima yatmasını istesem de hiçbir zaman öyle olmayacağını biliyordum.
"Yok anlaştık biz. İyi çocuk." diye mırıldandım.
Bir şey söyleyecek gibi oldu ama sınıf kapısını gürültülü bir şekilde açılıp pembe güneş gözlükleriyle Ceylin içeriye girdiğinde sustu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Merkür Retrosu (bxb)
Teen FictionBurslu bir çocuk, kolejin kötü çocuğuyla tanışırsa ortaya çıkacak hikaye diğerlerinden pek de farklı olmazdı. Yani, sanırım olmazdı.