yirmi dört

16.8K 1.4K 197
                                    

Yazardan,

Soğuk hava suratına çarptığında gözleri sulanırken çenesini montuna gömüp ıslak gözlerle durağa yürüdü. Sezen dün evlerine gelmişti bu yüzden biraz daha rahattı. Kutay'ın öğrettiği gibi bu sefer söylemesi için diretmemişti. Ne zaman isterse, kendini ne zaman hazır hissederse o zaman söylerdi.

Öte yandan Ahmet'le konuşmuyordu. Not getirdikten sonra okulla ilgili birkaç detayı mesaj atmıştı fakat pek oralı olmamıştı Deniz. Ahmet'e kırgınlığı da kızgınlığı da geçmek bilmiyordu.

Soğuktan titreyerek duraktaki boş banka oturdu. Elleri üşümüştü bu yüzden cebinin astarını sıktı. Aracın hızlı gelmesi için dua etti.

Birkaç dakikalık bekleyişinin ardından bindi. Yer olmadığı için ayakta gidecekti ama sorun değildi. Ayakta gitmeyi de severdi.

Okul durağına geldiğinde inip içeriye girdi. Havanın acayip soğuk olması dışında sıradan bir gündü. Adımlarını çabuk tutup sıcak okul binasına girdiğinde derin bir nefes verdi. Küçük adımlarla sınıfına doğru koştuğunda tam koridor dönemecinde Kutay'ın yapılı bedenine çarptı. İrkilerek geriye yürüdü ve elinde olmadan,

"Allah!" diye bağırdı.

Kutay gülerek refleksle geriye savrulan bedenin kolunu tuttu.

"Korktun mu Kar Topu?"

Deniz burnunu çekip kızarık gözleriyle kötü kötü yüzüne baktı. Kutay'ın yanındaki arkadaşı sırıttı.

Okuldaki bazı kesim Kutay'ın Deniz'e olan ilgisini fark etmiş, aralarında bir şey döndüğüne dair fikirler öne sürüyordu. Yine de hiçbir şekilde Kutay'a karşı söz etmiyorlardı çünkü o biraz sıkardı. Deniz okula başladığından beri Kutay neredeyse hiç kavga etmemiş olabilirdi ama insanlar ondan çekinirdi. Bunda eski kavgalarının ve okul sahibi olmasının payı epey büyüktü.

"Korktum tabiiki. Bilerek mi çarptın sabah sabah?"

"Yemin ederim bu sefer ben kaderi ellemedim." dedi Kutay daha da çok gülerek.

Deniz homurdanarak yanından gideceği sırada Kutay onu durdurdu. Yanındaki çocuğa bir baş işaretiyle gitmesini söyledikten sonra yalnız kalmalarını sağladı.

"Sabah sabah bu ne tatlılık Merkür Retrosu? Bendeki de kalp. Kendine gel."

"Yürüyordum sadece!"

"Yürürken bile bu kadar sevimli olmamalısın!"

Kutay Deniz'in ıslak gözlerine, kızarmış burnuna ve başındaki tatlı bereye bakıp derin bir iç çekti. Onu izlediği her saniye kalbi mum misali eriyordu.

"Çok üşüdüm. Bırak da kalorifere yatayım ne olur." dedi Deniz dizlerini birbirine sürtüp titriyor gibi yaparak.

Kutay hemen kaşlarını çattı.
"Üşüdün mü?"

Deniz başını salladığında Kutay etrafına bakındı. Kendi siyah montunu çıkarıp onun omuzlarına koydu. Deniz'in şişme montu yüzünden şimdi komik bir görüntü oluşmuştu ama Kutay'da mimik oynamıyordu. Tek odaklandığı onun üşümesiydi.

"Bunu bana neden verdin? Sen çok üşüyeceksin şimdi." dedi omuzlarındaki montu çıkarıp Kutay'a uzatırken.

"Giy onu!" diye sesini yükseltti Kutay.

Sesi yine öyle baskın çıkmıştı ki Deniz çabucak montu giymek zorunda kalmıştı.
"Üşüyeceksin Kutay. Sen de giy lütfen."

Yumuşak ses tonuna karşılık Kutay'ın nefesi kesilir gibi oldu. Sırıttı.
"Senin aşkın benim kalbimi ısıtıyor sevdiğim."

Merkür Retrosu (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin